neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    106.
  1. Ciddi ve karamsar olalım mı? Şarka özgü altı yufka bir ciddiyet ve şarka özgü altı katmer katmer katranlaşmış bir karamsarlıkla soralım mı:

    - Bu vatanın durumu ne olacak?

    Oysa vatanın durumunu düşünsünler diye, kendilerini liste liste sunan, bir yığın adam seçmişiz.

    Vatanın durumunu düşünmek, onların mesleki görevi. Onlar istekli çıkmış bu işe... Üstelik bu görevden -Tanrı kabul etsin- epeyce de dünyalık alıyorlar. Ayrıca bir de bizim -bedava tarafından- vatanı sabah akşam düşünmemiz, hem işbölümüne saygısızlık olur, hem de meslek açısından avantajlı sayılmaz...

    * * *

    Nitekim para karşılığı vatanı düşünmekle görevli olanlar, Kızılay çıkarına bizim mesleğimizle ilgili konuları asla düşünmemektedirler.

    Örneğin bir milletvekili, sabah akşam bir tencere kalaycısının kalay sorununu düşünür mü? Düşünmez...

    Öyleyse bir tencere kalaycısı, neden sabah akşam vatanın ne olacağını düşünsün?

    Vatanı düşünmek milletvekilinin işi, kalay sorununu düşünmek, kalaycılarla biraz da karaborsacıların işi...

    Yok şayet kalaycı, kalaycılığı bırakıp "Vatanı düşünmek"ten para kazanmak istiyor da, onun talimini yapıyorsa, o başka... Sabah akşam siyasal bir hazırlık olarak, düşünebilir vatanın ne olacağını... Nasıl ki bir milletvekili de "Vatanı düşünmek"ten para kazanma yerine, kalaycılıktan para kazanmak istiyorsa, o da sabah akşam kalay sorununu düşünmeye başlayabilir...

    * * *

    Bizdeki düzeltilemez bozukluk, amatör olarak "Vatanın durumunu" düşünenlerin sayısının, profesyonel olarak "Vatanın durumunu" düşünmekle görevli olanların sayısından fazla olmasıdır...

    Oysa itfaiyecilikte durum aynı değildir.

    Kimse amatör olarak, yangınların nasıl söndürüleceğini, profesyonel itfaiyecilerden daha fazla düşünmez.

    Berberler için de durum aynıdır...

    Ebegümeci satıcıları için de...

    Bir tek "Vatanın durumunu" düşünme uğraşında, amatörlerin sayısı profesyonellere ağır basıyor...

    Başka hiçbir dalda, -ayakkabı tamirciliği ve ölü başında Kuran-ı Kerim okuma dahil- bedavadan, gönüllü olarak, kolları sıvayanların toplamı, profesyonellerden daha çok olamaz...

    Demek ki "Vatanın durumunu" düşünmek, parasız bile olsa, çekimli geliyor kişilere... itfaiyecilikten, Ebegümeci satıcılığından, Ayakkabı tamirciliğinden ve ölü başında Kuran-ı Kerim okumaktan daha çekici...

    Oysa ayrı bir meslektir ve iyi para getiren bir meslektir "Vatanın durumunu" düşünmek... insanların bunu bedavadan yapmaya bu kadar teşne görünmeleri, anlaşılmaz bir bulmacadır...

    * * *

    Birçok kişiye sordum:

    - Siz neden sabahtan akşama -hiçbir karşılık beklemeden- hep "Vatanın durumunu" düşünüyorsunuz, diye.

    - Çok seviyoruz da ondan, dediler...

    - Peki neden "Vatanın durumunu" düşünmek mesleğini benimsemiş olanlar, belirli bir para karşılığında yapıyorlar bunu da, bedavadan yapmıyorlar; yoksa onlar sizin kadar sevmiyorlar mı vatanı, dedim.

    - Sevmiyorlar, dediler...

    - Sevmeseler o işe girmezlerdi, dedim... Yalnız onlar geçimlerini, sevdikleri bir işten kazanıyorlar... Size ise, ola ki mesleğinizi sevmek yetmiyor. Ayrıca bir de -mahalle takımında keyfine futbol oynar gibi- açıktan "Vatanın durumunu" düşünmekten hoşlanıyorsunuz.

    - Evet ama, dediler, şey ama, dediler... Vatandaşlık dediler, sorumluluk, dediler...

    Amatörlüğün tutkusu başkadır... Profesyonelliğin de kazancı...

    Şu koşulla ki, amatörlük sevdası, yaşamını da tümden karartmamalı kişinin...

    * * *

    Gazetelerde ne güzel haberler yayınlanıyor:

    "Trenlere kedi konmasına karar verilmiş, farelerle başa çıkmaları için."

    "Ekonomik bunalım sivrisineklere yaramış. Sivrisinekle mücadele ödeneği illere zamanında yollanmadığı için, gerekli mücadeleye de geç başlanmış."

    "Soğan kaçakçılığı arttığından, soğanın fiyatı yükseliyormuş."

    "Vatanın durumunu" düşünen bir amatör, trenlerdeki fareler için yeterli önlemi nasıl alacaktı?

    Oysa "Vatanın durumunu" maaş karşılığında düşünen bir profesyonel, görevinin gereğini yerine getirerek hemen emrini veriyor:

    - Trenlere kedi koyunuz, diyor...

    Şimdi eminiz ki, sivrisinekler için de:

    - Cibinlik kullanınız ve filit sıkınız, diyecektir...

    Soğan kaçakçılığına da boş verecektir... Kişi ne kadar "Vatanın durumunu" düşünmekte profesyonel olsa da, her şeyi birden düşünemez...

    Soğan kaçakçılığını da "Vatanın durumunu" amatörce düşünenlere bırakır.

    * * *

    "Vatanın durumunu" rahmetli babam da epeyce düşünmüştür... Sonunda yorulup bana şöyle demişti:

    - Biz bu kadar düşündük, bundan sonrasını da siz düşünün...

    Aklımda kaldığı kadarıyla, "Vatanın durumunu" dedem de çok düşünmüştü. Hatta rahmetli "Fen ve Sanat Genel Müdürü" iken, geçici bir krizle masasının üstüne yığıldığında, ciciannem "Vatanın durumunu çok fazla düşündü de ondan böyle oldu" demişti...

    O tarihlerde çok yüksek mevkilerde bulunan öğrencileri "Vatanın durumunu çok fazla düşünüp erken ölmesin" diye kendisini emekliye ayırmışlar, üstelik bir de Viyana'ya göndermişlerdi...

    * * *

    O dönemlerde herkesin durmadan "Vatanın durumunu" düşünmesi özgürlüğü de pek yoktu...

    Ankara Valisi rahmetli Tandoğan, Saracoğlu'nun solculuk yapmaya kalkan bir akrabasını makamına çağırtmış:

    - Solculuk yapmak gerekiyorsa, onu da biz düşünür, biz yaparız, size ne oluyor, demişti...

    * * *

    Elbette "Vatanı düşünmeli". Ama enseyi de karartmamalı... Hatta azıcık da, pek yaygınlaşan "Battık batıyoruz" modasını, rüzgarlamak ve dağıtmak için düşünmeli...

    Tanrı korusun, batarsa neyi düşüneceğiz sonra... O kadar alıştık ki "Vatanın durumunu" düşünmeye, düşünecek bir şey kalmayınca, gerçekten kahroluruz...

    çetin altan
    0 ...