Herkes yaşamının bir bölümünde civciv beslemiştir. Hatta satıcıları göz kamaştırsın diye güzelim hayvanı farklı renklere boyayarak güzel bir şey yaptıklarını sanarlardı ve ben de renkli civciv alan müşteri kervanına katılmıştım. Kocaman boş bir salonumuz vardı ve bisiklet! Ben daire çizdikçe koşa koşa peşimden gelirdi, çocukluğumun tatlı civcivi. Sonra bi akşam yatmadan önce Balkona koymuştum kutusunun içine. Çocukluk aklı işte içeri değil balkona yerleştirmişim kutuyu. Sabah kalktığımda ise kutu boştu. Acımasız bir kuş onu alıp götürmüş olmalı diye düşündüm ondan sonra. Yani uçup gidecek hali yok ya şuncağızcık hayvanın. O zamandan beri nedense renkli civcivlerin daha erken öleceği kanaatine vardım. Bunu neden anlattım bilmiyorum ama civciv deyince aklıma bu geliyor. Bunun dışında su kaplumbağası beslemiştim.