bir sonraki kaynakta öncekinin "hatalı" olduğu iddia ediliyor ama sen kalk "hatalı" olanla "hatalı olmadığı iddia edilen zıttını" aynı kapıya çıkar. birindeki şeytanı(kötüyü) ötekindeki tanrıya(kibre) eş tut. aaaaaa, çok güzel...
o zaman bu mantıkla gidersek; evrim teorisindeki önceki ifadeler sonrakilere denktir. öncekindeki hata, sonrakindeki hakikate eşittir. zira hepsi aynı düzlem, aynı temelde şekil almış idealardır. demek ki hepsi bir. ha? öyle mi?
öyle.
o zaman şöyle:
x insanın y tespiti ve iddiası daha sonradan gelen a insanın b iddiasının kaynağı ve dengidir. oysa ki y tespiti ile b tespiti birbirinden tamamen farklı savlar öne sürmektedir. sadece idea bazında, ortak bir temelde aynı konu üzerinde olan ifadelerdir. sen şimdi şeytandaki kibri tanrıya bir tutarsan biz nasıl felsefe yapacağız? nerede diyalektik? nerede akla karayı birbirinden ayırma yetisi. herşey aynı mı diyelim yani. herşey aynı. o halde sende şeytansın, bende, tanrı da, şeytan da, bu yazıyı okuyan kişisi de.. herkes...
öldürelim. neyi? kimi?
annesine babasına iyi davrananı mı?
malını infak edeni mi?
güzel söz söyleyeni mi?
vakur olanı mı?
hoşgörülü olanı mı?
ölçüyü doğru tartanları mı?
zinadan uzak duranları mı?
küfürden uzak duranları mı?
doğru söz söyleyenleri mi?
bunları mı öldürelim?
bütün bunları tavsiye eden idea ürünü tanrıyı mı öldürelim? niye? ne zararı var? kötü bir şey mi tavsiye etti?
o bahsedilen "kana susamışlık" hangi şartlardan sonra bir öğüt olmuş? oraları niye atlıyorsunuz?
bütün bunları salt doğru (dogma) olarak kabul edenleri mi öldürelim?
şu yukarıdakileri dogma haline getirdiği için mi tanrı kötü, kibirli?
yoksa sen icat edilmiş bir idea olduğunu düşündüğün için mi?
farketmez. hakikat senin kafanın içindekilerden epey uzak.
yoksa bunları tartışmaya açanları mı? bunları yapmayanları mı öldürelim? zira bunu yapmak hiçte mantıksız bir eylem gibi görünmüyor.
hadi diyelim sana öyle görünüyor, bana niye öyle görünmek zorunda olsun?
ayrıca; yahu niye öldürmeyelim ki?
biz, dürüst, paylaşan, iyi insanlar olduktan sonra kötü olanı niye öldürmeyelim?
bu sığ ajitasyon edebiyatının ne zaman modası geçecek?
her öldürme ve kan akıtılan eylemin din ve tanrıya atfedilmesi klişesi ne zaman atlatılacak?
çok insan ışid'in ne mal olduğunu biliyor. ama sen dostum, sen bilmiyorsun. sen sadece bir demagogsun. ve aslında bunu sende biliyorsun. bile bile ladestesin. bile bile...
benim dogmalarım bana, niçenin hayalleri sana.
git, düzen getiren bir düşünce üzerinde çalış.
git, insanların hayatın durmadan sonsuza kadar tekrar edeceğinin ne kadar mantıklı olduğunu yay.
git, ışık içinde uyu, dans et.
ama bil ki; senin düzen getiren düşüncenin içinde de birilerini öldürmek olacak. herkes gibi, sen de kandan besleniyorsun. herkes gibi. meslier gibi, voltaire gibi. en dinsiz, en tanrısız olan gibi.
edit: eşcinselmiş bu... bilmiyordum, pardon, kaile alıp bu kadar dil döktüm. eheh.