ebeleme mi yakalama mı her neyse işte o oyunu oynarken bilerek ebe olurdum.
hep peşinden koşardım. bilerek de yavaş koşardım hiç bitmesin diye. o da sevinçten ceylan gibi sekerdi aq yakalayamıyorum diye. sanırdı ki gerçekten yakalayamıyorum. ben kovaladıkça o kaçar, kaçtıkça sevinir gülerdi.
tabi çocukluk günleri . gidip konuşamadık o zamanlar. defterine bi kalp çizemedik. anca göz göze gülmeler falan. gülüşüne yandığımın kızı.
neyse yaş geldi geçiyor hala unutamam onu. belki takıntı, belki psikolojik rahatsızlık. kimseye bakmadım ilkokuldan beri.
dualarımda o, rüyalarımda o. ne lisede ne üniversitede ne bir kıza baktım, ne de "ya bi kız var senle konuşmak istiyooo" gibi aracılıklara cevap verdim. mektuplaşma vardı . son zamanlarına yetiştik mektupların * mektubu bile okumadan yırtardım.
neyse. hala bitmiş değil. hatta eksilmiş değil. ya hastalık, ya takıntı.