yalnızlığın küçükken en derinden hissedildiği andır. herkes uyuyordur, sen kalkmış, önce evi falan dolanmış, mutfakta çikolata aramış en sonunda bulduğun elma dilimini yemiş, bir koltuğa oturmuş ev ahalisinin uyanmasını bekliyorsundur. saat 9 da olmadığı için televizyon yayına başlamamıştır.
dünyanın en fena çocuk yalnızlığıdır. hayır o boşlukta geçmişi düşüneyim dersin de zaten kaç yıllık hayatın var ve o süre zarfında ne kadar enteresan şeyler yaşamış olabilirsin ki?
- vay be geçen yıl ne top oynuyorduk şu arsada. hala da oynuyoruz.
- kışın nasıl üşütüp de hasta olmuştum. o annemin kafama koyduğu kötü kokan bez olmasaydı, dünyanın en kötü hastalığı gripten gidecektim.
- okullar açılınca şu anasınıfındaki kıza aşık mı olsam? yok lem en iyisi top oynayayım ben yine.
ve şimdi yine benjcev erken kalkmış, yalnız, mutfakta çikolata aramak yerine sade kahvesini içiyor, artık tv de yayınların kesilmemesine rağmen açmıyor, ve hala aynı mallıkta gözünün yanındaki çapakla öylesine oturuyor. ama bırak geçmişini düşünmeyi bir gece öncesine dönüp bakmaya korkuyor.