hangimiz istemeyiz ki zeytinlik içerisinde ufak şirin bir baraka tarzı evimiz olsun.
sakin, huzurlu, insanlardan uzak, kavgasız dövüşsüz, yavaş ama güzel işleyen bir hayatın, yanında sevdiğin köpek ve baktığın hayvanlar, kitapların olacak.
çalışma derdi yok, zaman kavramın yok, birilerine birşey ispat etme ya da kendini saat denen zaman kavramına bağımlı tutma gibi derdin yok. sen istediğin kadar saati kullan, eninde sonunda bitecek bu ömür.
müfit can saçıntı'nın filmde dediği gibi
"kaç yaz görecek kadar ömrümüz kaldı ki şu dünyada"