şurda hemen her konuda insanlar fikir çatışmasına giriyor, uzlaşamıyor, anlaşamıyor. sözlükten bahsediyorum. uludağsözlük'te hrant dink öldürülmeden yazılanlara baktım, hakkında tek bir olumsuz hüküm yok. hadi uludağsözlük o zamanlar daha bir çiçeği burnundaydı, ekşisözlük'ten bakayım dedim. insanlar bu adamı anlamışlar. insanlar bu adamın iyi niyetinden şüphe duymamışlar, insanlar bu insanı fikirleri nedeniyle sevmişler. anlamıyorum, anlayamıyorum; neden öldürdüler bu güzel insanı?
son günlerde başka başka şekillerde toplumu germek amacıyla pek çok açıklama yapılıyor. biz halkız, biz değiştiririz, bir şöyle böyle yaparız diyen, tebasına kemik atıp duasını talep eden bir hükümet, düşünmeyen, üretmeyen, kendilerini sürekli onaylayan bir halk oluşması için canla başla çalışıyor.
ne ilgisi var, değil mi? örneğin türban serbest kalırsa mahalle baskısı oluşur, insanlar kamplaşır diyenlere birileri çıktı, yok kardeşim ne alakası var dedi. alın size mahalle baskısı. barış diyen adamı, fikirleri çarpıtıp öldüren işte bu mahalle baskısıdır. böyle giderse bunun arkası gelecek. politik simge ha üç hilalli bayrak olmuş, ha türban; tek tipleşme ha ülkücü bıyığıyla kendini göstermiş, ha aynı tip bağlandığında adı türbana dönüşen objeyle; uyanın kardeşim uyanın!
dün hrant dink öldürüldü, az öncesinde yargı üyeleri, şimdi sıra türban takmayan, cumaya gitmeyen, içki içende mi? ermeni tohumu nidalarına yeni azınlıklar, farklı kategorileşmeler eklendiğinde türbansız aşifte, cuma bilmez kafir mi gelecek?
umarım sonumuz nazi partisine üye olmayanların ariyen düşmanı ilan edildiği hitler almanyası'na dönmez. ha hitler jugend, ha kuran kursları, ışık evleri, ülkü ocakları. hepsi ideolojiye hizmet ettikten sonra, birinin diğerinden farkı ne?