"babalar gibi satarım".. evet, bu ülkeyi idare edenlerin kabinesinde bulunan maliye bakanı'nın kurduğu ve her fırsatta tekrarladığı bir cümle bu. eyvallah, sattığından herhangi bir olumlayıcı etki alınması durumunda devam et, vatanı düzlüğe çıkartmak için uğraş, didin. ama satarken, neyi/nereye/nasıl/ne kadara sattığına dikkat et. sonuçta sattığın yerler senin malın değil, yoksa istersen ananı boya babana sat, sıkıntı değil.
sayın başbakanın ulusa sesleniş konuşması vardı geçenlerde, ve o konuşmaya hitaben bazı yazarların verdiği cevaplar. telefon abonesi sayısından bahsediyordu, 1924 ile günümüzü kıyaslamış. eleştiri, kıyasın başladığı tarihle alakalı değil, övündüğün "şey"in senin olup olmaması ile alakalı. yahu, ulusal haberleşme ağını sağlayan örgütü satmışsın be, daha neyin derdindesin, neyin övüncündesin. bu, nasıl bir genişlik, nasıl bir rahatlık? üstelik fersah fersah yayınlanmış yazılı basında; telekom'u alan şirketin aslında mi6'in güdümünde olduğu, beraber çalıştıkları...
tamam, bunu da anladık; art niyetli düşünmüyoruz hala. lakin, toprak satmak nasıl bir mantığın ürünü? şimdi toprak satmakla başlayan süreçte gelişen olaylarda pek ilginç, pek hoş. israil doğu bölgelerinin arazi yapısından mütevellit uydularının o bölgeleri gösteremediğinden bahsediyor, aradan bir kaç ay geçiyor, ne hikmetse aynı bölgelerde bulunan topraklar kendileri tarafından satın alınıyor. peşinden fbi başkanı robert mueller küt diye ankara'ya ziyaret gerçekleştiryor, ankara'da bir adet hangi amaca hizmet edeceği belli olmayan "fbi okulu" kurulacağını açıklıyor, peşinden erdoğan efendi türkiye'de başkanlık sistemi olmalı gibi laflar geveliyor.. lan aslanım, ülkeyi parça parça bölme peşinde olduğunuz belli de, bir de şu takiyyeden artık vazgeçseniz. nasıl iş anlamıyorum ki; insanların suratına baka baka eyalet sisteminin daha faydalı olacağından bahseden bir başbakan, ülke topraklarını satmaktan başka ekonomik herhangi bir yeterlilik gösteremeyen bir hükümet bu. işin bok kokan kısmı, bunun sadece ülkeye sıcak para sokmak kadar masum bir amaca hizmet etmediği gerçeği, kim ne derse desin.
ha, bu bağlamda elbette ki, gözünün önündekileri göremeyecek şakşakçılar piyasada olacaktır. zira satılan her m2 topraktan, bu şakşakçıların hissesine "3 paket makarna, 1 ton kömür" düşmektedir. ne diyeyim ki? bir de hala utanmadan vay anam liberalizm, vay anam höddödöt kuramı gibi zottirik savunumlar var ortada.
hani bir laf var, bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla. bildin mi? heh, şimdi anlamanı umuyorum..