Bazen yokluğuyla da mutlu olabilmeyi öğrenmektir. Gece yarısı kahveni sigarani alıp kendinle baş başa kaldigin zaman su an karşımda olsaydı keske deyip, bir an gerçekten de karşında oturduğunu hissedip gulumsemektir.
Onunla hicbir zaman bir araya gelemeyeceğini düşünmek, onun tarafından hicbir zaman hayal ettiğin gibi sevilmeyecegini belki bin kere aklına getirmek , her aklına getirdiğinde de aglamaktir.
O kilometrelerce ötende de olsa, seni hic haketmedigin halde senelerce uzup mahvetse bile "lan gel dese gider miyim acaba diye düşünüp evet giderim, mecburum" diyebilmektir. Ama çok değil birkaç saniye sonra seni asla cagirmayacagini farkedip yine aglamaktir.
Her gecen gün kendine beni hatırlıyor mu en azından aklına geliyor muyumdur ayda bir de olsa diye sorular sorup ve o aci gerçeği tekrar hatirlanaktir. Hayır,o senden uzakta çok mutludur , sana ihtiyacı da yoktur. Ama isin en ilginç en can yakan tarafı şudur ki o çok mutsuz olsa bile sana ihtiyaç duymayacak ve aratmayacaktır.
Birini çok sevmek hakikaten de insani yoran hayat enerjisini emen olmaması gereken bir eylemdir. Zaten her insan sadece bir kere yasar bu durumu ömrü boyunca. Ve maalesef o çok sevdiği birisi, onu çok seven kişi olmaz. Durum böyledir...