kıyafet mağazasının deneme kabininde ki aynada yüzüme baktım. havasız, küçücük bok gibi kabinde altı üstü gömlek oldu mu olmadı mı ona bakacakken bir an gözlerim yüzüme takıldı. tipsiz suratım aldığım kiloların etkisiyle iyice yuvarlaklaşmış. yüzümde sakallar bıyıklar var. bıkkın bi ifade var suratımda. böyle mi bakar hayatının baharında bir insan. böyle mi görünür dıştan. kabinde bunları düşündüm. yıllardır görmediğim birini görmüş gibi şaşırdım. kendime baktım. küfür ettim kendime. sonra yine bıraktım bu düşünceleri. aynaya sırtımı döndüm. bakmıyorum aynalara. sevdiğim sevmediğim herkesin yüzünü aklımda tutuyorken kendi yüzüme yabancıyım. kendi yüzümün robot resmini çizdirebilir miydim ? belki karakterimi, huylarımı da bilmiyorum. kendimi tanımıyorum belki. daha iyi görmek için gözlük takıp gözlüğü görmemek gibi yaşadığım çevremi anlamlandırmakta kullandığım bu bedeni, kişiliğimi anlamlandıramıyorum. sevdiğinle ortak yönlerini anlat deseydi birisi ne söyleyebilirdim ki onunla ilgili bilgilerimden fikirlerimden başka. kendimle ilgili ne söyleyebilirdim.
kimsenin muhattabını önemsediği şu dünyada kendini bir kenara bırakmak, günlük yaşantının telaşına bırakmak dümeni en kolayı belki. yelkenleri salıp gerisini rüzgara bırakmak, beynini uyuşturmak en güzeli belkide.