insanın damak ve yemek zevkinin oluşmasında çevredeki insanlar ve şans çok önemlidir. teorime göre bir insanın çocukluğundan itibaren oluşan ve şekillenen damak zevki çevre ve şansla alakalıdır. şöyle ki; ilk kez yenecek ve yahut tadılacak bir şey eğer size tattıran kişi veya satın alınan yer kötü yaptıysa normal şartlarda sevilebilirken bu kötü yapılma ihtimali yüzünden aynı şekilde sevilmemeside mümkündür. bu çevre faktörüyle alakalıdır.
veya kendimden örnek verirsem; abim maydonoz ve dereotu sevmezdi. çocukluğun özentisiyle o yemediği için bende yemeye yemeye bende sevmez oldum ve artık hiç yemiyorum. bu da çevre faktörüyle alakalıdır.
başka bir örnekte ise çocuğun yetiştiği ev ahalisi aşırı tuzlu yemeklere düşkünse çocukta ister istemez tuzlu yemek zevkine sahip olucaktır ve eğer anneniz çocukluğunuzdan beri bir yemeği gerçekten kötü yapıyorsa o yemeği sevmemeniz, aynı şekilde bir yemeği çok iyi yapıyorsa o yemeği fazlasıyla sevmeniz mümkündür. yani bu da çevre faktörüdür.
birde yaşanılan kötü deneyimler sonucu yemeklerden tiskinme durumu vardır. ben yaşadığım bir tecrübeden dolayı biber dolması artık yiyemiyorum. adeta tiskiniyorum. bu sevmeme durumunun oluşması yanlış yemek restoranını seçmem yani şans faktörüyle alakalıdır.
bu konuda bir çok örnek daha verebilirim ama yeterli olduğunu düşünüyorum.