Kendimi tanıyamaz oldum.
evet tanıyamaz oldum kendimi. Sanki bu dünya yokmuş gibi. Her şey bir yalandan ibaret sanki.
öncelikle şu var. Şimdi birincisi ölmeyi, intiharı düşünmek ama yapamayacağını bilmek. Neden yapamazsınız biliyor musunuz, çünkü sizi hayata bağlayan bir şey vardır, bir umut vardır içinizde. Benim de vardı. intiharı düşünürdüm ama yapamayacağımı bilirdim. Ama artık o umut da kalmadı. Gerçek manada diyorum dostlarım, artık gerçekten intihar noktasına geldiğimi düşünüyorum. Bir umudum yok, ve de korkmuyorum. Eskiden korkardım. Hiçlikten korkardım. Ölümün sonrasının bir hiçlik olmasından korkuyorum. Daha doğrusu korkuyordum. Artık bundan da bir çekincem yok.
anlamıyorsunuz, her şey anlamsız. Güneşin neden doğduğunu anlamıyorum mesela. Çok saçma değil mi? Neden hayatta kalmaya çalışıyoruz ya da. Sanki hayata bir buzlu camdan bakıyorum gibi.
Tuhaf şeyler yapıyorum, anlam veremiyorum. 2 gün önce yüzümü yastığa bastırdım. Evet bastırdım ve nefessiz kalınca çekmedim, daha çok bastırdım. Öyle bastırmışım ki, en sonunda bıraktım, sanki baygınlık geçiriyor gibiydim. Ve o ruh hali beni rahat hissettirdi. Yaşamıyordum anlıyor musunuz, çok farklıydı. Bu dünyadan soyutlanmış gibiydim.
Bir hafta önce de cam kırığı ile kolumu kestim. Batırdım, deştim sayılır. Onun acısı beni mutlu etti, çünkü içimdeki acı hafifledi. Anlatabiliyor muyum, o değiştiğim kolum öyle acıyordu ki artık ayrılık acısını, babamı kaybetmemin, tabutu kendi ellerimle taşımanın acısı yerine kolumun acısı vardı. O an mutluydum. Anlıyor musunuz amk mutluydum.
Evden dışarı çıkmıyorum. Hatta bazen 2 gün yemek yemediğimi fark etmiyorum bile. Duvarlarla konuşuyorum. Duvara vurup, bu yaşadıklarım yalan, babam çıkıp gelecek diyorum ama gelmiyor. 12 yaşımdan beri bana öz oğlu gibi bakan, soyadını veren o insanın bir trafik kazasında beni bıraktığını kabullenemiyorum. Duvarlara vuruyorum, olmadı diyorum ama boşa. Boşa evet. Bazı zamanlar yatağıma gitmiyorum, yalnız yaşadığım evde salonun ortasında yatıyorum öylece halının üstünde. Bir böcek görüyorum ama hiç müdahale etmiyorum.
saatlerce boş tavana bakıyorum. O tavan sanki tavan değil başka bir şey. Anlayamıyorum. Sanki zihnim ilk kez tavan görmüş. Saate bakıyorum 2, tavanı izliyorum sonra tekrar bakıyorum 5. 3 saat geçmiş. Sorsan 10 dakika oldu diyeceğim.
Evin tüm pencerelerine siyah perdeler örttüm. Işığa tahammülüm yok. Gece-gündüz arasında sadece çok hafif aydınlık var. Günler geçiyor ben farkında değilim. Böyle yaşayalı 10 ay oldu ben farkında değilim.
Anlıyor musunuz? Ne halde olduğumu anlıyor musunuz? Normal değilim diyorum. Anlatamıyorum. Ölüm korkutmuyor beni. Ben çoktan geçtim o evreleri o umutları. Ben yaşayamıyorum.