artık dayanamıyorum. içimden patlamak geliyor. paldır küldür yapamıyorum bunu. ürkmek sadece av olan ceylana özgü sanırdım, ancak şu an iliklerime kadar hissediyordum. ürkmek aslında aidiyet duygusuymuş. duygusuzca olmak buna engel değilmiş. korku insanın iç dünyasında yaşadığı bir deviasyon. galiba gülmek kadar da ihtiyaç.
peki ben bunları neden bu yazarın bu entry'ini girerken döktürüyorum.
sebebi basit. gelin maddeler halinde açıklayayım:
1. kendini kızım ben, ben kızım, kızım ki ben tarzında bir nicke sahip. peki bu arkadaş kızsa ve kızların bu ortamlarda batı sinemasındaki bir cenazede ölü olmak olduğunu bilmiyor mu? ( erkeklerin akbaba olduğunu varsayalım. )
2. bu arkadaş bin bilmem kaç nickaltı alıyorsa bu normal mi? ya da kim bilir kimin feyki mi?
3. kızsa ispatlasın diyeceğimi sanmayın. balkon altı hıyarı görmek değil niyetim? kız olsa da köylü kezbanının kıllı göğüslerini de görmek değil?
yani mesele arkadaşın kız olup olmadığı meselesi. bazen entrika yapıp galyana gelen abazan erkeklerimiz olduktan sonra bu tür veletler bitmez.
uzun lafın kısası, kim olduğunu bilmesem de hakkında üç beş bir şey döktürmek istediğim yazarımsı.
not: kızsa mesaj kutumu yeşillendirsin, ben de onun kalbine sevgi tohumu serpiştireyim.
not 2: yok kalbime değil derse başka yerlerine tohumlarımı serpiştirmesini de biliriz.