neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    101.
  1. insanın, şöyle biraz olsun gönlünü şenlendirmesinde en kestirme yöntemlerden biri de; "Matrak Sözler" antolojisini karıştırmak.
    işte birkaç örnek:
    "- 'Çirkinliğiliğin' 'güzelliğe' karşı tek üstünlüğü, çok daha uzun sürmesidir."
    * * *
    Bu da şoförler için şarkılar:
    "Saatte 60 km hızla giderken:
    - Oh ne keyif, ne keyif"
    * * *
    "Saatte 75 km hızla giderken:
    - Uçuyorum rüzgar gibi"
    * * *
    "Saatte 110 km hızla giderken:
    - Yıldırım oldum, yıldırım..."
    * * *
    "Saatte 130 km hızla giderken, şoförlerin şarkısı kesilir ama; şoförler için başka bir koro başlar:
    - Tanrı rahmet eylesin"
    * * *
    Para ile de binbir alaydan biri:
    "- 'Para'ya tenezzül etmeyip, tepeden bakarken de; onu asla gözden kaçırmamak gerekir"
    * * *
    Hadi bir tane de "Aşk" üstüne:
    "- Aşklar ormanlardaki mantarlara benzerler. Hangisinin iyi, hangisinin zehirli cinsten olduğu; ancak iş işten geçtikten sonra, çok geç çıkar ortaya"
    * * *
    Bir cumartesi sabahı, bir hobi olarak da oynaşılabilir "matrak sözler"le, yenilerini katabilmek için.
    Örneğin, Mithat Cemal'in ünlü mısraını ele alalım:
    Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
    * * *
    Bu mısraa göre şu sıralarda artık iyice kanla betonlaşmakta olan vatanlar; Kenya, Filistin, Lübnan, Irak, Pakistan, Afganistan...
    Hadi biz de matrak bir katkı yapmaya çalışalım:
    Eşşekler semerlidir, atlar da eğerlidir;
    insan beyni topraktan, çok daha değerlidir.
    * * *
    Ne var ki bu tür matrak katkılara, Karaköy'de noterlik falan verilmez; hatta bazan bir tokat kaldırılır havaya.
    * * *
    Köyceğiz'in yaylası sayılan, tepelerde ve çam ormanları içindeki "Ağla" köyünün ünlü lokantası "Siyah Şapkalı Kadın" da, bir bey:
    - Bizim lise, diyordu; Babıali'nin yüksekçe yerindeydi; her tuvalete gidişte aşağıdaki basının üstüne işerdik.
    * * *
    Kendisine acaba şöyle bir yanıt verilebilir miydi:
    - Aman iyi ki söylediniz, borçlu kalmak istemeyiz; lütfen açın ağzınızı da, büyüğünü yapalım içine biz de...
    * * *
    Keşke biraz daha yaygın olsa, gönlü azıcık şenlendirmenin mizahi yöntemleri.
    * * *
    2 gariban, dereden bir balık yakalamışlar.
    Biri ötekine:
    - Tavada kızartalım, demiş.
    Arkadaşı:
    - Unu, demiş; nereden bulacaksın unu?
    - Sadece yağda kızartırız...
    - Yağı nereden bulacaksın, yağı?
    - Canım zeytinyağında...
    - Zeytinyağımız da yok, nereden bulacaksın zeytinyağını?
    - O zaman ızgara yaparız..
    - Buldun da kömürü yaptın; kömür nerede kömür?
    * * *
    2 garibandan yakaladıkları balığı elinde tutan, sinirli sinirli can çekişen balığa şöyle bir baktıktan sonra, balığı yeniden fırlatıvermiş dereye.
    * * *
    Balık da bağırarak dalmış suların içine:
    - Yaşasın vatan millet, yaşasın devlet...
    * * *
    Nazım Hikmet'in özel eşyası sergileniyormuş yakında.
    Şayet Nazım'dan mısralar yazmak gereği de duyulursa; ola ki şunlar yeğlenir:
    Dışarda bir bayrak gibi dalgalanırken adı,
    O içerde ihtiyarladı.

    çetin altan
    0 ...