neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    100.
  1. Buz gibi soğuk bir kış günü istanbul'unda; Nişantaşı'ndaki geçen yüz yıldan kalma, masalarında hoş hanımların da içkiler içtiği, durmuş oturmuş sıcacık bir lokale girivermek...
    Ve bir süre kendini AB vatandaşı gibi hissetmek.
    * * *
    Yakın bir masada konuşmayı seven neşeli bir hanımın, dostlarıyla ortak tanıdıklarından bazı erkekleri nasıl değerlendirdiği duyulur:
    - Bırak o keltoş hımhım cüceyi, kimi görse hemen asılmaya kalkar sersem.
    * * *
    Sanki dışarıda ne trafik belası var, ne gazetelerde papaz cinayetleriyle, yeni tehditleri; ne de Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün omzuna, Başkan Bush'un 2 kez dokunmuş olmasının yorumları.
    * * *
    Şen şakrak hanımın sesi, değişik erkekler üstünde çeşitlemeler yapmada:
    - O gerçekten çok yakışıklı, tehlikeli olacak ölçüde yakışıklı.
    * * *
    Sınır ötesi nokta operasyonları da çok uzaklarda silinip gitmiş, acıklı cenaze törenleri de; eksi 20 derecede, kaldıkları kız yurdundan yaya 1 saatlik bir yürüyüşü gerektiren okullarına gidebilmek için, servis arabası isteyen kız öğrencilere:
    - Okumak zorunda değilsiniz, evlenin; önerileri de...
    * * *
    Nişantaşı'ndaki lokalde, dost garsonların da estirdiği hava öyle ki; tüm müşteriler en az 4 kuşaktır istanbul doğumlu. Ne oturdukları sokakların adları değiştirilmiş, ne oturdukları semtlerin mimarisi.
    * * *
    Yahya Kemal'in "Bir hayale dalınır zevk alınır" demesi gibi; bir an duvarlarda, tiyatro piyeslerinin eski afişlerinden çarpıcı bir dekor görüyormuş gibi oluyorsunuz:
    "Bir Kavuk Devrildi"
    "Paydos"
    "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım"
    "Çatıdaki Çatlak"
    "Aptal Kız"
    * * *
    AB vatandaşı olmanın tadı başka.
    Üniversitelerde en az Nobel ödüllü 20 bilim adamı.
    Yargıda tam bir bütünlük ve yargıç başına düşen dava sayısı en çok ayda 50 tane.
    Adam başına ulusal gelir birimi, 20 bin euro.
    Her türlü dil rahatça konuşulmada.
    * * *
    Medya haberleri ise tatlı hayalleri bozuveriyor.
    "Genç asistan, trafik kazası kurbanı oldu"
    "Ankara'da kanlı çatışma: 1 polis şehit"
    "Hastanelerde doktor sayısı çok yetersiz"
    "Geciken tutuklama kararı 'derin devlet' çetesinin üç adamına yaradı"
    * * *
    Nişantaşı'ndaki durmuş oturmuş lokallerdeki sohbetler, çok dışında bu tür konuların.
    - Şekerim bizimkinin bir huyu var, her akşam o gün ne harcandığını hesaplamadan yatmaz.
    - Bizimkinin huyunu ise hiç sorma; her dakika gözüne ne çarpık görünüyorsa, hemen başlar onları düzeltmeye; duvardaki tablo, masadaki fotoğraf, sehpadaki saksı, büfedeki çay takımı...
    * * *
    - Özden 3'üncü kocasından da ayrılıyormuş, haberin var mı?
    - Benim duyduğuma göre adam ayrılıyormuş, bıkmış Özden'in dırdırından.
    * * *
    Erkekler ise genellikle iş konuşmalarında.
    - Herif önce alıcı gibi göründü, sıra kapora vermeye gelince de hiç yanaşmadı.
    * * *
    - Sen verdin mi avukata vekâletnameyi; o davadan bir şey çıkmaz, hiç merak etme.
    - Öyle diyorsun ama, bizim Yuhoğlu büyük bir tazminata mahkûm oldu.
    - Bence temyiz, bozar o kararı.
    * * *
    Buz gibi soğuk bir kış günü istanbul'unda; Nişantaşı'ndaki durmuş oturmuş sıcacık bir lokale girivermenin gerçekleri de başka, hayalleri de...
    * * *
    Bazen de istanbul nüfusunun 600 bin kadar olduğu dönemlerdeki bir lise öğrencisi, gelip oturuyormuş gibi oluyor yanımıza.
    Bir soru kıpırdıyor içimde:
    - Ben, sen miydim?
    Yanıtı da, yine bir soru olarak duyar gibi oluyorum:
    - Sen mi oldum, ben şimdi?

    çetin altan
    1 ...