lisede turnuvaya katılmıştık sınıfça. fenciydik o zamanlar. gruplardan çok fazla şans verilmemesine rağmen bir şekilde çıkmıştık. zamanın futbol otoriteleri fencilere ptt 1. lig kadar değer verirken tm'cilerin statüsü spor toto süper lig ayarındaydı. sosyalciler ise premier ligti. zorlu bir gruba düşmüştük. şans verilmemesine rağmen gruplardan çıkmayı başarmıştık.
gruplardan çıktıktan sonra karşımıza amerikan futbol takımı gelmişti. oynadığımız oyun bildiğimiz fütboldu fakat oynadığımız herifler doğuştan amerikan futbolu oyuncularıydı. mottoları ''önümüze geleni tekmeleriz''di.
bakın durumun özeti şuydu. biz ortasahada 4 kişiydik. memo, reşo, ramazan, ben. reşo halısahanın demirlerinde tost oldu, öldü. memo hayata kollarımda yenik düştü. ben ise ayaktaydım. ama sadece bir süreliğine.
ayakta tek ben kalmıştım. top ortasahada yuvarlanarak bana geliyordu. topla birlikte gelen biri daha vardı. kendisi (dota 2 oynayanlar bilir) spirit breaker gibi koşuyordu bana. top bana geldi, topu kenara çektikten sonra çalım atıp ilerleyecektim ki ''küüttttttttt'' diye bir ses geldi.
hakem olan egsosuna patlıcan tıktığımın beden hocası faul vermemişti. yok bir şey kalk demişti. kalktım evet. kalktım ve maçtan çıktım aq. kenarda derin düşüncelerle tam kemiğime isabet eden tekmenin bacağımda yaratmış olduğu atmosferi inceliyordum. 1 hafta yürümemi engelleyen tekme.
tekmenin izi üzerinden en az 5 yıl geçmesine rağmen varlığını korumaktadır. bana liseden hatıradır. beni bilardoya yavaştan başlatandır kendileri ayrıca.