orhan pamuk'un türkiye'yi karalaması nobel almasına temel değil dayanaklardan biri olmuştur sadece. 1953 yılında tek bir edebi eseri olmayan winston churchill nobel edebiyat ödülü alabiliyorsa kimse nobel'in siyasi bir nitelik taşımadığına, salt edebi değerlendirmelerle kime verileceğine karar verildiğine inanacak kadar saflığa düşmesin.
orhan pamuk derken romanlarını yazarken bile zamanlamasını çevirmenin ajandasına göre ayarlayan bir insandan bahsediyoruz. salt edebiyat meraklılıları orhan pamuk'un edebi dilinin yavanlığının zaten farkındalar. tabi ki sadece dekorasyon maksadıyla kitaplık düzenleyen kimi popüler-kültür tikileri orhan pamuk'un yapılacak en ufak eleştireye bile ağızlarından salyalar akıtarak karşı çıkacaklar. çünkü kendilerine engaje edilen yeni popüler kültür peygamberinin böylece aşındırılmasına tahammül edemezler. hiç olan ruhlarını birlikte tutan, içlerindeki derin boşluğu dolduran bir alçıdır orhan pamuk onlar için. nobel'i bu kadar önemseyen insanlara geçen sene nobel'i kim kazandı diye sorsanız yüzlerinize bön bön bakacaklardır. ama buna rağmen kendilerince tümü sıkı bir edebiyat okur ve kültür-sanat aşığıdır.
zaten bu memleketi bu duruma sokan olgunun kökenleri de tam anlamıyla budur. onlara sunulan vasata tamah eden, mürit olmaya ant içmiş dejenere bir kitle ve önlerinde orhan pamuk gibi yeni nesil yalancı bir peygamber. yozlaşının, sıradanlığın, kendi gibi görünmekten korkmanın, aşağılık kompleksi duymanın marifet sayıldığı bir çağı yaşıyoruz ve bu çağa tapanlar da önlerinde duran dışı yaldızla kaplanmış çürük bir tahta parçasını altın sanacak kadar aptallar maalesef ..