(bkz: al-i imran) 7. sana kitab'ı indiren o'dur. onun (kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar kitab'ın esasıdır. diğerleri de müteşâbihtir. kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. halbuki onun tevilini ancak allah bilir. ilimde yüksek pâyeye erişenler ise: ona inandık; hepsi rabbimiz tarafındandır, derler. (bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
----------
soru şudur:
burada bahsedilen "incelik" nedir?
cevabı da şudur: "muhkem ayetlerin apaçık deliller olduğunu idrak etmiş kişiler, müteşabih ayetlere "inandık" derler".
muhkem ayetler üzerinden yürüyerek müteşabih ayetlere iman edersiniz.
yani benim çok önceden anladığım (kur'an'ı okumadan önce) bir mevzudan bahsediliyor buradaki incelikte. "en çok bilen kişi, inanca ulaşmış kişidir." ilimde yüksek pâyeye erişenler bunlardır. az konuşurlar, bir konuşurlar, tam konuşurlar.
yani allah diyorsa ki "müteşabih ayetler vardır, ve onları siz bilmezsiniz ancak muhkem ayetleri idrak ettikten sonra onlara iman ederseniz" o halde okuduğumuzda bulacağımız bütün çelişkiler yekünen boşluğa düşmüş olur. çelişkinin kendisine bile iman edilmesi isteniyor. ha muhkem ayetlerden sonra inancın artar veya artmaz, müteşabih ayetlere iman edersin veya etmezsin orası seni ilgilendirir. zira "kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler."
kısacası hem müteşabih ayetler var deyip hem de "hiçbir tutarsızlık yok" derseniz, denklemi eşitlemiş olursunuz.