keza, cezanın miktarı değil, dokundurmak istediği noktalar vardır. "3 kuruşluk adam" diye dilimizde olan bir aşağılama vardır ya, işte olayın özü budur.
laf ebeliğinde üstüne olmayan recep tayyip erdoğan'ın bu ironiyi anlayamaması da kendi eksikliğidir -anlayıp da anlamamazlıktan gelip salağa yatıyorsa da bu da onun fazlasıdır-, çıkmış neden daha yüksek değil meblağ falan fistan gibisinden konuşmuştur. daha yüksek bedelle açsınlar demiştir. önemli olan bedel değil, hukuki üstünlüktür.
ayrıca bu ceza tutarı düşük olduğundan temyiz yolu da kapalıdır.
çok değil 1-2 ay önce "yargı bağımsız olmalıdır deniyor! ben bunu daha ileri taşıyorum, yargı tarafsız olmalıdır diyorum" diye bir cümle sarf eden başbakan recep tayyip erdoğan'ın "ben başbakanım" şeklinde bir girizgahla kararı eleştirmesi kabul edilemez. nerede kaldı samimiyet? pardon ya bu adamın samimiyeti azarlar gibi konuşması değil mi? "halka iniyor abi adam" değil mi? samimiyet demek, recep tayyip erdoğan'ın pekçok şeyi bilmediği halde, her şeyi biliyor havasında sert uslupla konuşmasıdır değil mi?
başbakanın bir söylediği bir söylediğini tutmuyor diyoruz, millet "çoh böyük adam" diyor.
kedili karikatürden milyarları hüpletirken yargı bağımsız ve tarafsız, kendin çarptırılınca "vay bana nasıl ceza verilir"