kendimle mücadele veriyorum. kafam sürekli dağınık. geçmişi hatırlamak çok güç. geçmişi unutmak çok güç. kendini anlamlandırmak, uçarken yere çakılmak ya da düştüğün çukurdan doğrulmak çok güç. yaklaşık 8 yıl önceydi ilk farkettiğimde. yoğun stres altında bir kaç gün gelen depresif belirtiler hemen ardından yerini aşırı mutlu ve canlı bir kişiliğe bırakıyordu. karakter özelliğim bu dedim. kişiliğim dedim. taa ki 3 yıl sonra hayatımda çok değer verdiğim birini sırf bu yüzden kaybedene kadar. ortada hiçbir sebep yoktu, her şey yolundaydı ama ben kendimi toplayamıyordum işte. o kadar dipte hissedyordum sebepsiz yere ve o kadar acı çekiyordum ki ruhumdaki acıyı hissetmemek için bedenime zarar veriyordum. major zararlar değil elbette. gördükçe pişman olacak ya da dokundukça canım yanacak kadar. kollarımda çizikler, vücudumda morluklar, parça parça kesilmiş saçlarım. bir dönem yanımda makasla oturduğumu hatırlıyordum. uzundu o zamanlar saçlarım ve teker teker kesiyordum. kendimi son derece değersiz ve çirkin hissediyordum. ve ruhum sürekli ve o kadar çok acıyordu ki fiziksel bir acı olursa onu düşünmekten ruhumu fark etmem sanıyordum. işe yaradığı da oluyordu. o dönem yüksek dozda antidepresan kullandım. beynim uyuşuk, bakışlarım donuk. mal gibi gezerken ortada, hani 'dünya yıkılıyor, insanlığın sonu geldi' falan deseler; 'haa öyle mi? peki.' diyecek bir kafadaydım. işte o kafa bana hayatımda bir kez sahip olduğum ve aşırı değer verdiğim bir şeyi kaybettirdi. bir insanı. bir umudu. salak saçma yalnızlıklar sonra. o gittikten sonra bir silkelendim. daha çok acı çekmeliydim, ben daha da beterlerine layıktım. sigarayı bıraktım, antidepresanı da. 1 yıl içerisinde yaklaşık 20 kilo aldım. ruhumdaki boşluk hissi bir türlü geçmiyordu ve ben o deliği yiyerek doldurmaya çalışıyordum. 1 yıl sonra aynaya baktığımda kendimi tanıyamadım. hayatımın kontrolünü tekrar elime almam gerekiyordu. iniş çıkışları kontrol etmem gerekiyordu. ben de maskeler yarattım gündelik hayatımı idame ettirebilmek için. iyi de hissetsem ortalamaya yakın olmalıydım, dipte de hissetsem bunu dışarıya çok yansıtmamalıydım. sonraki 4 yılı bu şekilde geçirmek için elimden geleni yaptım. ancak şu son 5 aydır yine dengem bozulmuş vaziyette. ve iniş çıkışlar o kadar rijit, o kadar sert ve o kadar hızlı ki. kendimi bir anda dünyanın en başarılı, en mükemmel insanı hissederken ve parlarken; bir anda dipte, işe yaramaz ve dayanılmaz bir yük altındaymış gibi hissediyorum. yaklaşık 3 hafta kadar önce artık bu döngüden sıkılmış ve geçmeyeceğinin çaresizliği yüzüme soğuk soğuk vurmuşken ciddi anlamda her şeyi bitirmeyi düşündüm. hem buna daha ne kadar dayanabilirim ki dedim.. bir kaç gün sonra iyi hissetsem bile sonra yine kötü olacak her şey dedim. ama işte her ne kadar uzaklaşmış olsam da bazalde bir allah inancım var, şükürler olsun. korku de, bahane de, yeterince kötü değilmişsin de. artık ne dersen. ama bu 30 yıllık hayatımda yaklaşık 2-3 kez ciddi anlamda düşündüysem bunu, son seferi eyleme geçirmeye en yakın olduğum zamandı. ama durdum işte. sonra ağlama nöbetleri. yazarken major depresyondaymışım gibi hissettim. sonra doktora gittim. oysa ki ben kendimi yıllardır bipolar olmadığıma, bunun benim karakterim olduğuna, en kötü ihtimalle -o da belki- siklotimik olduğuma inandırmıştım. doktor bipolar olduğumu söyleyince hem dünyanın tüm yükü üstümden kalktı hem de bir karanlık perdesi indi üstüme. bir yandan hasta olduğunun tescillenmesinin verdiği rahatsızlık hissi, bir yandan da sebebi belli oldu, ben anormal değilim, sadece hastaymışım rahatlaması gibi. hani böyle kötü bir habaer beklerken o haber gelince en azından belirsizliğin bitmesi sebebiyle bir kötü rahatlık çöker ya insanın üstüne. hani çok önemsediğin bir sınava girene kadar tedirginlik vardır, kalacağım korkusu ve anksiyetesi. sonra sınavdan babayı alınca kötü de olsa bir rahatlama gelir. tam anlatamadım ama his bu işte. 1 hafta kadar önce bana duygudurum düzenleyicisi bir ilaç başladı doktor. 1 haftadır dozunu yavaş yavaş artırarak kullanıyorum. son 2 gündür manik / hipomanik faza geçtim. hayatım şimdilerde bombok ama yine de bazalde garip bir mutluluk ve gülümseme hali var. ama artık bunu anlamlandırmaya çalışmak ya da bununla mücadele etmek yok. ha bir de millet yazmış, 'herkes bipolar amk' ya da 'yeni nesil ergenlerin hastalığı' vs vs. insanda ağzını burnunu kırma hissi uyandırıyor. çünkü kendi canıyla ve stabilitesiyle uğraşan insanlar varken gerçekten, kenardan sağıklı insanların yaptığı primitif yorumlar son derece can sıkıcı oluyor.