1- david blatt'ın güzelim hücum setlerini piç ediyor. bunu da topu alıp isolation'a geçerek yapıyor. birileri çıkıp "e adam iso'yu iyi oynuyor" diyecekler. bakalım öyle mi;
a) isolation'da hızınızı kullanırsınız, rakibi geçer ve çemberde bitirirsiniz. örn: sakatlıklar öncesi derrick rose. lebrick ne yapıyor? eskiden olması gerekeni yapıyordu. artık çemberde değil, çemberden kaçarak bitiriyor. bunun da nedeni eski patlayıcılığının falan kalmamış olması. bununla birlikte, son yılların en yüksek ortalamasıyla drive etmesine, karşılaşma başına 8 turnike bulmasına karşın eskisi gibi bitiremiyor. iki sayılık atış başarısını %50'nin altına düşürüyor bu da. atlanta hawks karşısında bir maçta 20 top kullandı potaya bir metre mesafeden de yalnızca 9'u girdi. kıçını kaldıramıyor. bunu kapatmak için kafayı yere gömerek, arif erdem modeli drive'lar da bir halta yaramıyor çünkü dengesiz, topun çok alçaktan çıktığı ve kolayca rahatsız edilebildiği hareketler bunlar. üstelik her ne kadar çalınmasa da hücum faullere davetiye çıkartıyor.
b) isolation'da tekniğinizi kullanırsınız, rakiple aranıza bir adım koyar ve üçlük çakıverirsiniz. örn: stephen curry. lebrick de bunu yapıyor ama tekniği ve fundamental'ı olmadığı için ancak geriye kaçarak üçlük kullanıyor. catch and shoot yerine savunmayı bekleyip jab step üstüne jab step'le şut için boşluk yaratmaya çalışıyor ama savunmalar durumu bildiklerinden artık "atmayan ibnedir"e bağlıyorlar. bu da yüzdesinin yalnızca geçtiğimiz yıllara değil, her profesyonel basketbolcuya oranla yerlerde sürünmesi anlamına geliyor ki playoff üçlük yüzdesi %17. üstelik bu berbat yüzdeye karşın 2009'dan beri en çok, maç başına 5 üçlük kullanıyor.
c) alçak post oynarsınız, rakibi potaya sürer ve bir biçimde o atışı çıkartırsınız. örn: carmelo anthony. lebrick'in şu anda iyi yapabildiği tek şey bu. bu da uzunlara göre hızlı, kısalara göre güçlü kalmasından kaynaklanıyor. eh, o kadar hakeem olajuwon'la çalıştı; olsun o kadar.
3- geçtiğimiz iki yılda uzunlara karşı hızını kullanması için power forward oynatılan lebrick, bedeninin de iflâs etmesiyle small forward oynayacak takâti ya bulamıyor ya da bunu yapacak zihin yapısını tümüyle yitirdi.
-pekiyi, tüm bunlara karşın cleveland cavs nasıl finâllere geldi?-
4- lebrick'i sevmem, ona yapılan yapay ilah muamelesinden de tiksinirim. gelgelelim adam şu an takımının oyun kurucusu. uzun, cüsseli ve iyi pasör. bunu büyük ölçüde rakiplerini kendisine kapanmaya zorlayarak ve bol bol steps yaparak becerse de durum bu. bu da maç başına 8,8 asist ortalaması tutturmasını sağlıyor. bunu da eline gelen topların %40'tan fazlasını asiste çevirerek yapıyor.tabii iş yalnızca pas değil.
5- doğu konferansı'nın içler acısı hâli de bunda etkili. düşünsenize, playoff'a ikinci sıradan giren cavs'in ilk turdaki rakibi yeniden yapılanmaya giden ve galibiyet yüzdesi 50'nin altında olan boston celtics'ti. batı konferansı'nı 9. sırada bitiren oklahoma city thunder 45-37'yle sezonu tamamlamıştı. sonrasında eski gücünden çok uzak chicago bulls. sonrasındaysa bir mucizenin adı atlanta hawks. yani adamlar playoff'ta güçlü bir takımla karşılaşmadan finâllere kadar geldiler.
6- açıkçası golden state warriors'a karşı cleveland cavaliers'a hiç şans tanımıyorum. hakemler götlük yapmazlarsa 4-0, 4-1 bile bitebilir. hakemler götlük yaparlarsa da 4-2 ya da en kötü olasılıkla 4-3. ama stephen curry'nin sezonu kapatmasına neden olan bir sakatlık olmadığı sürece cavs şampiyon falan olamaz.
7- nba yönetimi her zamanki şerefsizliklerinden birine imza atıp, lebrick'i dinlendirmek için tarihte ilk kez konferans finâlleri ile finâller arasında 8 gün tatil koydu.