nerede nasıl olacağını kestiremediğiniz zaman dili. geçen gün bir kez daha fark ettim hayatın anlamsızlığını. kimine göre neler ifade ederken kimine göre ne kadar boş ve zor olduğunu.
güzel bir cumartesi günüydü. öğlene kadar deliksiz uyumuşum. hava güzel ve dışarıda yapayım kahvaltımı dedim. güzel bir serpme kahvaltı döşedim mideme. daha sonra kahve içmeliydim , kahvesi enfes pahası bir o kadar enfes bir yere gittim. arkadaşlar geldi ve eğlencenin dibine vurduk kol gibi geçiren kahvecide. aman ne önemi vardı zaten paranın. dünyaya bir daha mı gelecektik. daha sonra ihtiyacımız olmamasına rağmen yapılan alışverişler...
akşam olmaya yüz tutmuştu ki ev arkadaşım aradı. bugün pazar kurulduğunu ve gelirken bir şeyler almamı rica etti. uzun zaman olmuş akşamları pazar meydanına uğramayalı. küçükken gördüğüm o manzara artık yok zannediyormuşum meğerse. belki babamdan büyük adamlar , annemden büyük kadınlar yerden sebze meyve topluyorlardı akşam çocuklarına yemek yapmak için. elim ayağım boşaldı birden , yer yarılsaydı da içine girseydim diye düşündüm , eve gitmeye güç bulamadım kendimde.
hayatın anlamı akşama kadar para harcayıp mutlu olmak mıydı? ya da beş kuruş paran olmadığı için pazar artıklarını toplamak çocuklarına yemek yapmak mıydı? ne kadar boş ve anlamsızdı hayat o gün benim için. belki etkisinden kurtuldum ama ciddi anlamda hayatın anlamsız ve zaman geçirmek için bir yer olduğunu anladım.