seçimler yaklaşırken kendilerini masum ve mazlum göstermeye çalışan güruh.
geçenlerde selahattin demirtaş babasının evine gidip basını da oraya çağırıp samimi aile pozu verdi. izleyenler de diyecek ki ne kadar masum ve temiz bir insan. yani adam ailesini seçim malzemesi yapmaktan çekinmedi. böyle aşağılık bir durumdan bahsediyoruz.
bunun yanısıra altan tan denen şeriatçı adam ise babasının başına gelen sözde işkencelerden vs. bahşetmiş bir de küçük hikaye kurgulamış ki daha etkili olsun ve insanların duygularına hitap etsin. kolayca duygu sömürüsü yapabilsin.
"Ramazan geldi, 1982'nin Temmuz ayı.
"Oruç tutmak serbest dediler.
Sahura kalkmak yok. iftar ise saat 20.00'den sonraydı. Bu aslında 'Oruç tutma, istemiyoruz' mesajıydı.
Benim ortağım ve muhasebecim Bedii Tan oruç tuttu. Bu arada havalandırmada, betonda, üstümüz çıplak halde dünyanın idmanını yaptırıyorlar. Bedii'nin orucunun farkına vardılar. Ne yaptılar biliyor musun?
Kanalizasyon kapağını kaldırdılar, avuçla pislik yedirdiler. Bedii Tan ishal oldu. Çok hastalandı. Hala hatırlarım. Koğuş kapısının önünde, buz kalıbı gibi pat diye betonun üstüne düştü. Yerde yatıyordu. Bir er ve bir çavuş gardiyan geldi, koğuşa girdiler. Yerde yatan Bedii Bey'in karnına bastılar. Bağırsakları ve böbreği patladı Bedii Bey'in... Bedii Tan öldü, 50 yaşındaydı. 33 no'lu koğuşa geldikten 33 gün sonra öldü"
( Bedii Tan Altan Tan'ın Babasıdır )
Bu devlet zamanında laiklik adı altında insanlara bu zulmü yapmış. Şimdi sen "ben laik biriyim" dediğinde Müslümanların aklına bu zihniyet geliyor. Şimdiki devlet de aynı zülmü karşı tarafa yapıyor ama bu sefer Müslümanlık adı altında. bundan 5-10 yıl sonra bir kişi Müslümanım dediğinde insanların aklına bu Tayyip ve millete yaptıkları gelecek. Şuan bu zihniyete destek verenler o zaman insan içinde belki Müslümanım demeye çekinecekler ama iş işten geçmiş olacak.
duy da inanma. komik ve vasat bir kalemden çıktığı belli olan kurmaca bir hikaye. özellikle üstüne basınca bağırsakların ve böbreğin patladığı kısımda hayal gücü zirve yapmış. kabataş'ta deri eldivenli grubun şehvetli tecavüzüne maruz kalmış türbanlı bacımızın dramatik öyküsüyle kapışır nitelikte. malum kürt unsurlar bu tip duygu sömürüleriyle beyni yerine duygularıyla oy veren genç ve cahil kesimin peşinde.
yıllardır "benim türbanlı bacıma zulmettiler." edebiyatı yapan akp'ye özeniyor olsalar gerek.
işin çok ilginç bir yanı da var. bu adamlar bence türkiye'deki bugı yeni keşfettiler. o kadar yeni değil de bir 4-5 yıl oluyor. yıllarca sözde marksizm- leninizm ayağı takılan pkk ve kürtler bugün oldukça dindar olduklarını söylüyorlar. ilginç bir şekilde bu duruma bülent arınç da "apo namaz kılar." şeklinde açıklamalarıyla destek verdi. komünizmden ekmek çıkmayacağını anlayan dümbükler yer yer şeriatçılığa da göz kırpmayı ihmal etmiyorlar. lenin'in yolundayız komünistiz, ateistiz diyen adamlar şeyh said, said-i nursi gibi ağır şeriatçı adamlara selam çakar oldular.
işin bir de seyyid rıza ayağı var. şeyh saidciler aynı zamanda seyyid rızacı olduğunu da söylerler. bunlar alevi olduklarını söyleyen k*rtlerin oylarını ve sempatisini kazanmak için yapılan çalışmalardır. şeriatçı bir kürt'le konuştuğunuzda bütün alevilerin sapkın olduğunu ve islam'a göre öldürülmeleri gerektiğini bile söyleyebilirler. kaldı ki yıllardır da bir çok sünni kürt din alimi(!) bu yönde açıklamalar yapmaktan da çekinmez. özet olarak bu iki grup birbirinden nefret eder.
bu kürtlerin yıllarca ve bugün hala devlete sallayıp daha sonra selo'nun tayyip'i yani devleti temsil eden iktidar partisi liderini ayakta alkışlaması da ayrı bir çelişki. ya bu adam size ne söz verdi de bu kadar gaza geldiniz ben de anlamadım. yani adamlar o kadar samimiyetsiz ki devlete düşman olma konusunda bile iki yüzlüler. isyan edip yıllarca o kadar sivil ve askeri öldürüp analar ağlamasın edebiyatına kol kanat germelerine hiç girmeyeceğim bile. haa bir de bugün bu adamlar kendilerine hümanist(!) deme gafletinde dahi bulunabiliyorlar.
kürtlerin seçmen hareketleri incelendiğinde daha garip bir tabloyla karşılaşacağız. 1950'den 1997'ye kadar yapılan bütün seçim sonuçlarını kontrol edin emin olun göreceğiniz tabloya çok şaşıracaksınız. meğerse kürtler 40 sene boyunca chp'ye oy vermişler. bugün atatürk düşmanlığı konusunda bayrak tutan bu kesim 40 sene boyunca chp'yi ve atatürkçülüğü temsil eden adaylara oy verdi. bakın size çok uç bir örnek vereyim. 1969 ve 1973 seçimlerinde o dönem chp'den bir gömlek daha üstte atatürkçü ir çigiye sahip turhan feyzioğlu'nun partisi cumhuriyetçi güven partisi sadece bugün aşırı kürtçü olan hakkari ve van gibi çevrelerde varlık gösterebiliyor.
hatta 1983 seçimlerinde kürtler orgeneral turgut sunalp paşanın genel başkanı olduğu milliyetçi demokrasi partisini meclise taşımayı başarıyorlar. düşünün yozgat'taki adam turgut özal'a oy verirken van'daki kürt orgeneral turgut sunalp'e oy vermeyi uygun görüyor. sene 1983. kapalı oy sistemi herkesin gönüllü olarak seçim yaptığı ortada. darbe sonrası diye zorla oy verdiklerini düşünecek kadar komik olmayın. çünkü türkiye'nin büyük bir çoğunluğu asker düşmanı turgut özal'ı seçmiş.
özetle şunu söyleyebilirim ki; türkiye'de yaşayan büyük bir çoğunluğun seçmen hafızası ya da herhangi bir konuda yetkinliği yok ve anlık duygularıyla oy veriyorlar. bu hdp denen parti de seçimden seçime bu sözde hümanizm, dini duygu ve sözde mağduriyeti sömürmeyi öğrenmiş.