sobalı evde büyümek, elini ilk yakacağın yerin soba olduğuna işaret eder. çünkü çocuk aklıyla sobanın ne kadar sıcak olduğunu bilmeden dokunur elini yakar ve bir daha sobaya yaklaşmamayı tecrübe edersin. buna karşın soba kestane demek. ailecek kestanelerin olmasını beklersin. baş köşede azıcık sakallarıyla evin en büyüğü ve yılların yorgunu deden oturur. hemen yanında ninen ve diğerleri. ayrıca sobalı ev güğümlü evdir. su ısıtıcısının olmadığı yıllarda kış aylarında sıcak su ihtiyacı bu güğümler ile giderilirdi. hele üzerine çaydanlığı koyup suyun yavaş yavaş kaynamasını bekleyip sonrasında kaynayan suyu kibarca demleyip çay içmek yok mu sobanın hemen dibinde. her ne kadar aslan postu olmazsa bile yerde ve şömine ateşi yoksa bile keyif senin keyfindir o sıcak yuvada. diğer odaların soğuk olduğu için aile üyelerinin aynı döşeğin altında uyuması, uyumadan önce kardeşler arasında en büyüğünün diğerlerine masal anlatması ve gecenin geç saatlerine kadar uzaması, bundan sinirlenen babanın başını yorganın altından çıkarıp "de hayde uyuyun artık . yarın işe gideceğim." demesidir aslında sobalı ev.