müsaade varsa, ben biraz konuşmak istiyorum bu konu hakkında.
en başta söylemeliyim ki kış saati uygulamasıyla ilgili en ufak bi sorunum yok. onu seviyorum. onun gelişiyle, bilhassa ilk 1 haftadan bahsediyorum, sanki günü 25 saate çıkarmışım gibi hissediyorum. hatta daha da güzeli sanki herkes hala 24 saat yaşıyormuş da sadece ben 25 saat yaşıyormuşum gibi düşünüp kendimi farklı hissediyorum. aranızda benim gibi başkaca manyaklar varsa, lütfen haftaya cumartesi saat 14:00'da fethiye kent meydanında olsunlar. tanışıp kaynaşalım, kolay anlaşacağımız çok bariz bi kere. bu arada kafasında huni olan benim.
konuya gelelim. esasen benim yaz saati uygulamasıyla ilgili de çok büyük sıkıntılarım yok. benim sıkıntım, bu uygulama akabinde bir kaç gün resmi tatil ilan edilmesi hususunda kendini gösteriyor.
cumartesi gecesi hiçbir şey yokmuş gibi uyuduk. sonra hooop saatleri ileri alıverdiler. ama vücut öyle değil ki! saat dokuz buçuk şu anda. ama beynim de vücudum da aslında öyle olmadığının farkında. şu an sanki vücudum "heeeeh haberler bitti. şimdi bol köpüklü bi kahve içilir. olmadı yürüyüşe çık, kahveyi sonra içersin" diyor. oysa öyle değil saat ona gelmek üzere ve kahveyi içersem uykum kaçacak. sekiz, sekiz buçuk neyse ama ona doğru içilen kahve sıkıntılıdır bence.
sonra bunu düşünmemeye çalışıyorum. derken derken insan daha da geriliyor ve bir bakmışsın saat baya geç olmuş.
sabah uykusuz işe gidiyorsun ve bu şekilde 3-4 gün, affedersiniz, yarrrrraaak gibi oluyor.
bence 3-4 gün bi tatil olmalı. sakın ha sakın "fakat azizim ülkemizde zaten resmi tatil sayısı fazla" geyiğine girmeyin hepinizin iş saatinde ne sikimi yediğinizi biliyorum. sanki hepimiz bastian şıvanşıtaygeriz, sanki hepimizde alman disiplini var da milletçe bu kolpaya yatıyoruz.
ya ben diyeceğimi diyeyim, bakarsın bi ateş yakmış oluruz. belki de herkes benim gibi düşünüyordur. olur yani. haftaya saat 2'de ne kadar manyak varsa bekliyorum.
