düş sokağı sakinleri

entry185 galeri
    147.
  1. * *
    30'lu yaşlarıma doğru hızla ilerleyen; işe yaramaz bir haytaya dönüşürken gözümden tüm dünyanın görünebildiği gibi hayallerimi de tamamen geride bırakıyorum. iş-Aile-Para-Kariyer gibi matah şeyler üzerinde yoğunlaşıp; o gençlik günlerinin fantastik idea'larının birer birer mağlup olduğunu görüyorum. saçlarım fazlasıyla dökülmüş, bazı arkadaşlarımın çocukları okula başlamış ve artık Dante'nin orta yaşına doğru ilerlemeye başlamışım. Formasını giydiğimiz futbolcular antrenör olmuş, radyolarımızda ki şarkılar "nostaljik hit" mertebesine gelmişken; içinde ki çok şeyinde değiştiğini hissediyorsun. Yaşlanıyorsun.

    90'larda teknolojinin geçiş dönemine şahit olan kuşağımız; çağrı cihazlı-araç içi telefonlu-16 byte internetli yarı teknolojik günlerinden 2000'lerin silikon vadisi rüyalarına geçişin garipliğini bizzat yaşadık. Biz dünyanın geçiş sürecinin çocuklarıydık. Siberalem'den Netlog'a; Mirc'ten MSN'e ve oradan Whatsapp'a; 3310'dan iphone 6'ya; Hocam.com'lardan Facebook'a ve "private-itü-uludağ" sözlüklerden Twitter'a terfi etmiş yitik bir nesil olarak Show TV'nin saykodelik jenerik müzklerinden; Esat Kıratlıoglunun seksi saçları ile yüzme gösterilerine şahit olmuş; Matrix ile simülasyona doğru adım atarken, amiga-commodore-atari'lerden oyun konsollarına geçişin sarsıntısını da yaşamıştık.

    Dünyanın en hızlı değiştiği dönemde büyüyen; yarı nostalji yarı güncel bir nesil olarak aslında ziyadesiyle arızalı idik.

    işte tüm bunların arasında benim için hala değişmeyen şey Düş Sokağı idi. Çok az kişinin bildiği ama çok kişinin şarkılarını duyduğu; çok şükür ki hiç popüler olmamış depresif çocuklardı. hala 17 yaşında ki halimle açıp dinlemekten her nedense aynı keyfi alıyorum. Gayret Et Güzelim derken Murat Çelik in sesine bitiyor, Yılmazyıldırım'ın sesi ile depresyona giriyorum.

    Seviyorum bu grubu. Belki en az bizim kadar anlamsız ama üzgün oldukları için...
    2 ...