kurumuş yapraklarını defterlerinin arasından çıkarmış
unutulmuş resimlerine bakıyor bir köşede
nasırlı avuçlarının arasın da
tarih sırasına ayırarak
ansızın bir acı saplanıyor
yüreğinin bir köşesine
inanmak istemediği yalnızlığımı acaba!
kalbinin bir köşesinde derin bir boşluk hissi var
içini açıp doldurmak isterken
neşteri uzatıyor bir el
titrek bir sesle ''aç kalbini ben ordayım'' diyor
elleri soğuktan buz tutmuş kızın elinden tutuyor lavanta kokusunu içine çekiyor derin derin
elaya benzer gözlerini hafif kapatıyor
yanağına bir buse konduruyor kızın
elindeki neşterle kalbini açıyor
nerdesin diyor yoksa sen sen değilmiy din?
artık ağlayan gözlerini kurutmak için güneşe bakıyor
donuk bir renge bürünmüş bu adam artık
aniden kapatıyor kapılarını kimse girmesin diye
mehtabı seyrediyor sigarasını yakarak ufuk'un bilinmezliğinde.