seçilmiş başkandan diktatör çıkmaz

entry11 galeri
    9.
  1. tarihle alakası olmayan saçma bir argüman.

    hitleri örnek veriyoruz, vereceğiz tabii amk. neymiş tarih bilmiyormuşuz da, aslında halk mecbur olduğu için onları seçmişmiş de, bir daha da inmemişmiş de bilmem neymiş. kardeşim sen şuna cevap ver, nazi partisi seçilerek iş başına geldi mi? bilmiyorsan söyleyeyim, evet geldi.

    weimar cumhuriyetinin en zayıf yönü, mücadeleci bir demokrasi olmaması ve seçimler sonucunda da güçlü bir iktidarın (aşırı demokratik olduğundan!) oluşmasına izin vermemesiydi ki bu da zaten 1. dünya savaşından sonra özellikle hedeflenmişti galip ülkeler tarafından.

    nazi partisi aşırı şovenist, aşırı ırkçı söylemleriyle aslında şeffaf bir parti sayılırdı. hedeflerini, gayesini gayet de açık bir şekilde dile getiriyordu. buna rağmen ülkedeki ekonomik bunalımlardan fazlasıyla bunalmış olan halk da, nazi partisinin yükselişini gören devletin ileri gelenleri de bu konuda harekete geçmek istemediler. sonuçta naziler iktidara geldiler ve dedikleri gibi de ülkenin bütün kontrolünü ellerine aldılar. sonrasında göstermelik seçimler yapıldı ve faşist yönetim kuruldu.

    burada karıştırılmaması gereken iki kavram, faşizm ve diktatörlüktür. hitler faşist bir diktatördü. ayrıca modern çağın diktatörlerindendi. onun gibi daha pek çok lider (mussolini, franco, stalin vs) ülkesini dikta rejimi ile yönetmekteydi.

    erdoğana eleştirimiz (ki bu eleştiri abdullah gül ve bülent arınç gibileri tarafından da tekrarlanmıştır), demokrasiyi sadece seçimlere indirgemesidir. bu tarz bir demokrasi anlayışı, 19 yy ingilteresini akla getirir. halbuki demokrasi ve demokratikleşme süreci hakkında kafa yoran otoritelerin hiç birisi böyle bir demokrasiyi "oturmuş" bir demokrasi olarak nitelendirmez. bu tarz bir rejim illiberal demokrasi olarak adlandırılır. bu tarz demokrasilerde, demokrasi sadece göstermeliktir. gerekli kurumlar henüz oluşmamıştır, demokrasi kültürü gelişmemiştir.

    şunu unutmamak lazım, demokrasi sadece halkın yönetimi değildir. halkın yönetimi sözü, olsa olsa demokrasiyi zihinlerde monarşi ya da teokrasi, aristokrasi gibi kelimelerden ayırmak için kullanılmıştır. modern demokrasiler, gücün tek elde toplanmasının engellenmesi, check and balance sistemlerinin geliştirilmesi, anayasal düzenin korunması gibi görevleri yerine getirmekteki başarılarına göre tasnif edilirler.

    mesela erdoğana yönelik en büyük tartışmalardan birisi anayasaya aykırı hareket etmesidir. anayasanın değiştirilmesinin usulleri bellidir. en az 330 vekilin onayıyla anayasa maddeleri değiştirilebilir. peki halk erdoğana ya da akpye bu kadar milletvekilini vermiş midir? şu anda hayır. o halde akp anayasada değişikliğe gitmek istiyorsa ya başka bir partiyle uzlaşmak durumunda, ya da mevcut anayasaya göre hareket etmek zo-run-da. bu kadar basit. aksini yaptığında bu anayasal düzeni bozmak olur, işte bunun adı da darbedir.

    erdoğan anayasamızda açıkça partiler üstü ve tarafsız olması gereken bir mevkiyi kendi amaçları doğrultusunda kullanarak anayasayı ihlal ediyor. buna karşı kim ne yapabiliyor? hiç kimse bir şey yapamıyor. sürekli anayasanın ne kadar kötü olduğundan bahsediyorlar. iyi de kardeşim, değiştirin o zaman diyorsunuz. bizde yeterli vekil yok diyorlar. uzlaşın diğer partilerle diyorsunuz, uzlaşamıyoruz diyorlar.

    o zaman kusura bakmayacaksınız kardeşim. chp doğudan neden vekil çıkaramadığını düşünecekse, siz de neden anayasa değiştirecek kadar vekil çıkaramadığınızı düşüneceksiniz. bu sorunu çözemediğiniz müddetçe de mevcut anayasaya uymak zorundasınız. aksi halde hiç kimse sizi ve sizin liderinizi "demokrat" olarak anmaz, anamaz.
    0 ...