yer şehrin kuzeyi. geceleri dışarı cıkmaktan çekinilecek kadar adı çıkmış, pis bir yer. Ülkedeki ilk senemiz olduğundan neyin nasıl yapacağını pek bilmez haldeyiz. Gece geç saatlere kadar dışarıda olunduğundan, bazı otobüsler çoktan kaçırmışız. Tube station desen 12 de zaten kapanmış çoktan. Night bus'lar 20 dakikada bir geçer. Dışarısı muhteşem soğuk.
Yürümeye karar veririz. Bekleyip donmaktansa, bunun daha iyi bir seçenek olacağını düşünürüz. Issız, karanlık ve gizemli sokaklardan geçerken yanımızda bir araba durur. arabanın içi neredeyse fuldür. '' bırakalım mı beyler sizi'' diye ingiliz serserinin biri rica edermişcesine bir cümle kursa da aslında ses tonundan ''piç''liği anlaşılır. Biz bu nazik(!) teklifini geri çevirirken yürümeye devam ederiz. yaklaşık 5 dakika daha durduktan sonra az önce arabayla bizi bırakmak isteyen genç, şiddetle arkadaşımından para ister. Bizimkisi kibar olacağından ''yok, kusura bakma'' gibi cümleler kurarak olayın geçeceğini düşünür. arabanın içindeki onca kişiyi görüp yardım için security'e bağırmam bir olur. Koşuşturan security'i gören şerefsizler, arabaya atlayarak olay yerinden kaçarlar. işin kötüsü arkadaş yumruk yemekten kaçınamaz.
Bu olay üstünden 3 sene geçti. Kimse bana serseriler, itler sadece türkiye'de demesin. Avrupanın her yerinde, her köşesinde durum pek farklı değildir.