turizmin bağrından kopup ingilizceden sonra bir dil daha okumaya geldim başkente.
üniversite, öğrenci evi. iki ev arkadaşım var fizik ve kimya okuyan.
bu adamlar hazırlıktayken hep ben yaptım ingilizce ödev, sunum vesaire işlerini.
bu adamlar 3. sınıf oldu, biri staj başvurusu yapıyor sağa sola heryere.
dedi ki internetten ingilizce sınav olacak, staj için. mikrofon kamera açık, nasıl naparız ?
bi yolunu bulduk oturdu bu bilgisayar başına ben de kameranın göremeyeceği,
ama benim soruları görebilceğim bi mesafedeyim. kamera açık ama karşıda kimse yok işte ne boksa.
anlaştık ettik 5 şık var ben soruyu okudukça parmakla göstercem doğru cevabı buna.
5 10 15 derken sonlara yaklaştık benim artık kayış koptu, zor okuyorum bir de çocuk öksürüp duruyor.
gerildi saçma sapan.
neyse bir soru geldi yapamıyorum, meğer doğru yaptıkça soruların zorluğu artan bir sınavmış sonra öğrendik.
ben yapamayınca bu soruyu gayrı ihtiyari elimi nah işareti yapmak suretiyle yandan çocuğa göstermemle
üçümüzün kahkahalara boğulması bir oldu. küfürler havada uçuşuyor tabi. pis pis sırıttı çocuk en son ekrana.