önce bir alkış alalım sayın yazarlar. harbiden hatta cidden söylüyorum evin önünde kaybolmak ya da kaybolduğunu sanmak her babayiğidin harcı değildir.
Fazla şakacı bir sülaleye sahipseniz o kaybolma anısı anlatılır da anlatılır amk ben bilirim bunu, yıllar sonra bile sizi bırakmayan, adeta sicilinize işlemiş ve sizinle beraber ölüme kadar gitmeye kararlı bir lekedir resmen.
kaç yaşındayım hatırlamıyorum işte o kadar uzak yıllar. tahminen 6 ile 7 yaşlarındayım. köye gitmekle kalmamış yazın sıcağında yaylamıza çıkmıştık. yol boyunca çeşitli hayvanlar, bitkiler ve doğa güzellikleri görmemden dolayı epey mutlu olmuş ağzım kulaklarıma varmıştı ama biz bir türlü yayla evimizin olduğu obaya varamamıştık. dağların kıyısında oyulmuş yollardan geçtik, koyunları süren çobana selam verdik, buz gibi yayla sularından içtik. az gittik uz gittik, sisin çökmeye başlamasıyla birlikte yayla evimize vardık.
yaylaya gidenler iyi bilir, gündüz kavuran güneş gece göt donduran, kıç kesen soğuklara bırakır yerini. öğleden sonra yazlık kıyafetlerle çıktığım yolculukta düşünceli annem yanında ne olur ne olmaz mantığıyla taşıdığı hırkamı giydirerek üşümemi engellemişti. hava bayağı soğumuş, nefes alıp verirken ağzımızdan çıkan hava belli olur hale gelmişti.
arabadan çıktım, kapıyı açan dedeme doğru koştum. dedem kucağına alıp her zamanki gibi "tosun hep aynısın hiç mi büyümedin sen" dedi.
hem tosun deyip ele güne rezil ediyor hem de hiç büyümedin diyor. zor allasen bu dedeleri anlamak.
eve girdik yazın yüzünde yorgana sarılarak uyuduk. hayatımda geçirdiğim en huzurlu yaz gecesiydi. gecenin bilmem kaçıydı, fare seslerinden korkmuş tuvalete gitmeye çekinmiştim. hızlı bir şekilde ışığı yakmak için düğmelere elimi değdirmeye çalıştım lakin beceremedim, düğmeler bir karış yukarıda kalmıştı. duvarlara tutuna tutuna o karanlıkta antre nin ışığı bulma çabasına girdim. fosforlu ışık düğmeleri parlıyordu hemen gördüm ve biraz daha aşağıya monte edilmişti.
ışığı yakmamla birlikte derin bir ohh çektim. altıma etmek üzere iken tuvalete attım kendimi. işimi gördükten sonra bir bardak su içmek için mutfağa yöneldim. tam musluğu açtım suyu dolduruyorum tek katlı yayla evinin penceresinden acı bir miyavvv sesi. suyumu içtim sesin geldiği yöne bakıp sevimli alacalı kedi yavrusunu gördüm. soğuktan olmalıydı ki büzüşmüş bir halde acı acı miyavlıyordu. acıdım, minicik yavruya, kediyi aldığım gibi eve getirdim, mutfağın ışığını açıp önüne dolaptan çıkardığım taze manda sütünü ısıtıp koydum. diliyle yavaş yavaş sütten almaya başlamıştı ki aniden sütü bırakıp açık kalan kapıdan dışarı fırladı gitti. kedinin nankör bir canlı olduğunu ilk o zaman anlamıştım. peşinden koştum ama velet hemen güzden kaybolmuştu. gecenin bilmem kaçı sırf kediyi bulabilmek için evden çıkıp bayağı uzaklaşmıştım ya da öyle sanmıştım. geri eve gideyim diyerek evin yolunu tutacaktım ama yeni geldiğim evin yerini hatırlayamadım.
köpek sesleri, kurt ulumlarıyla iyice korktum ve delice bağırmaya başladım,
- adım callofcu, babam polis ahmet, annem zeynep, ankaradan geldim, kayboldum, kimse yok mu, dedem emir.. adım callofcu, babam polis memuru ahmet, annem zeynep, kaybollldum..
çocukluk işte evin önünde kayboldum sanmışım. kurduğum cümleler oldukça muazzam. kayboldum diye en son avazımın çıktığı kadar bağırdığımı hayal meyal hatırlayabiliyorum.
önünde durduğum kapı açıldı, korkudan altıma yapmak üzereyken babam çıktı kapıdan. hemen kucağına atladım, babağğ diye bağırarak. çok korkmuştum. babam "hadi git yat" dedi. sonrasında babamın sıcak kucağından buz gibi soğuk yatağa bırakılıp uyuyuvermişim.
o an her şey olup bitmişti ama, aslında her şey ondan sonra başlıyordu. yaz tatillerinde ne zaman köye gitsem hal hatır sorulmadan "sen küçükken evin önünde kaybolmuştun muahahaha" muhabbetleri alır başını gider.
lan iyi ki kaybolduk ne hala hatırlatır durursunuz anlamam.
_____________________________________________________________________________________________________________________________
gecenin bir saatinde evin önünde kaybolduğunu sanan çocuğun haykırışını duyan babasının gelmesiyle son bulan çocukluk çarpıntısı.
______________________________________________________________________________________________________________________________