Sözlük yazarlarının uyudukları garip yerlerdir.
küçük bir çocukken kapı ağızlarında uyumaya bayılırdım. Rüzgar eser gibi gelirdi.
sobalı odaları da çok severdim. Tavanda tuhaf ışıklar yansırdı. Sobayı kaldırıp başka bir sisteme geçtiğimiz de sobamızın ışıklarını özlemiştim. kardeşimin mama kabında minik minik tahta parçalar yakmış ve tavanı izlemiştim. Tabi Soba gibi olmamıştı. Gündüz Gibi aydınlanınca ortalık anneme feci yakalanmıştım. Malum yaktığım tahtalar cilalı, kutuysa küçücük bir şeydi. Boyum kadar ateş fışkırmıştı. Yine de hala soba olan odada uyumayı severim.