dolmuş ve minibüs şöförlerinin tümünü itham altında bırakan başlıktır. tamam gerçekten de dolmuş, minibüs, halk otobüsü gibi toplu taşıma araçlarının şöförleri hiçbir denetimden geçmiyor, her isteyen elini kolunu sallayarak şöförlük yapabiliyor, bugün şehre geleni ertesi gün minibüs veya taksi direksiyonunda görebiliyoruz, burada can taşınan bir hizmet sektöründe denetim mekanizmasının hemen hiç olmadığını görmekteyiz, ha hangi işte denetim ve düzen var ki diyebiliriz, konu gene plansız nüfus artışına geliyor, nüfusumuz kaynaklarımıza göre çok çok fazla, düzen ve intizam sağlamak zor, artı insanlarımız arasında da kültürel ve yaşamsal açıdan uçurumlar var.
başlığa konu olaya dönersek, minibüste, dolmuşta son kalan bayan için risk az da olsa vardır. ama sanmam ki 100 şöförün 95'i böyle bir karaktersizlik düşünsün, dolayısıyla hepsini de ırz düşmanı vs olarak damgalamak yanlış olur. Adam ekmeğinin peşinde iken, arabasının plakası, hattı vs ortada iken böyle bir işe çok psikopat olanlar veya madde kullanımı yapanlar dışında kimse kalkışmaz. kaldı ki özgecan olayı basit bir kavga neticesinde başlayan sonrasında cinayete varan bir adli olay da olabilir, şöför kaçırma veya tecavüz amacında olmayabilir. adam mersine götürmek üzere anlaştık, giderken neden yolu değiştirdin diye yanıma geldi ve akabinde biber gazı sıktı diyor. yani üniversiteli genç kız kaçırıldığını zannedip kendisini savunmak amacıyla bazı eylemlere girişmiş, akabinde de kavga başlayıp şöförün bir darbesiyle kız ağır yaralanmış sonrasında da panikleyerek o cinayeti işlemiş olabilir. dava sonuçlandığında umarım gerçekler ortaya çıkıp, suçlular da hakettikleri cezaya çarptırılırlar.