bakın şimdi, bu ülkede açlık sınırı an itibarı ile 1257 tl, 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı da 4094 lira.
asgari ücret ise net 949,07, ikinci dönemde de 1000,54 tl.
neye yeter ki bu? bir ahıra bile binlerce kira istenen bu ülkede.
hem insanca yaşayamadıktan sonra bu hayatın anlamı ne?
çoluğunla çocuğunla ayda bir kere dışarı çıkıp nezih bir lokantada yemek yiyemedikten, onların ihtiyaclarını
karşılayamayıp boynunu eğdikten sonra ne anlamı var yaşamanın?
cahil bırakılarak yaşayan ölüler, sizlere lafım.
bu ülkede önce kadınlar cahil bırakılıyor, onlar aşağılanıyor, onlar hor görülüyor, onlar kalıplara sokuluyor.
neden, hiç düşündünüz mü?
çünkü kadınlar bu toplumun yarısıdır ve diğer yarısını da yetiştirenler kadındır.
bu gerçekleri görememek çok acı.
ha deseniz ki akp değil de başka biri gelse sonuç ne olacak?
evet belki kısa dönemde hep beraber zenginliğe kavuşmayacağız ama en azından dinle, cahillikle, diktatörel baskılarla köretilen bir toplumun belki de daha özgürce, insanca yaşaması için gerekli zeminler oluşacak.
bilmem farkında mısınız? öyle bir dünyadayız ki artık tek güç para. sadece para konuşuluyor, borsa, dolar, altın, euro, finans, endeks terimleri dört yanımızda.
ama mutlu değiliz. sürekli kavga halindeyiz. sürekli çıkar ilişkileri içindeyiz.
belki eskiden çok zengin değildik ama en azından teneke yağ kutularında yetişen çiçeklerimiz, arnavut kaldırımlı yollarımız ve insanlığımız vardı.