alışmanın en zor olduğu zaman boşluğu!... daha dün etrafında bir çok insan varken bugun hiçbirinin olmamasına alışmak oldukça zor olsa gerek...
önemli olan kaç milyonluk şehirde yaşaman, tıklık tıkılı otobüslere binmen, oturdugun yerlerde hazır bulunan yüzlerce insan değil, önemli olan o anda hissettiklerini, duygu ve düşüncelerini hiç çekinmeden, utanmadan sıkılmadan paylaşabileceğin bir dostunun olması/olmaması...
küçümsenen yalnızlık değil, bir anlık boşluktur... zira her daim etrafında birileri olan insanlar bu durumu kaldıramazlar, bir de buna alkol ve sevda yalnızlığı eklendi mi dayanması, tutunması oldukça zordur ve insanı bunalıma sokar...
insan sadece etrafında kimse yokken değil, büyük kalabalıklar içinde de yalnızdır... çünkü yalnızlık etrafında birilerinin olması değil, içinde kopan fırtınaları anlatabileceğin birilerinin yanında olmamasıdır...
evet yalnızım ama yalnızlığım etrafımda kimse olmasından değil, cebimdeki kelimeleri onune serebileceğim birirlerinin yanımda olmamasından kaynaklanıyor...
kes dilimi çocuk, belki o zaman yalnızlığımı anlatamam ama parmaklarımı da kesmen gerekir yazmamak için!...
yalnızlığınıza başkalarının gülmesi, üzülmemesi, sizin aslında nasıl bir yalnızlık içinde oldugunuzu anlamamasından kaynaklanır...
etrafındaki kalabalıklara güvenme! çünkü onlar aslında bir hiç ve yoklar... olsalardı ne sizin kelimeleriniz ne de benim yalnızlarım olurdu....
kaldı ki, yaşadığımız çağ da mucizeler yaratabilecek bir yalnızlık içinde bulunamıyoruz... ah keşke olsa da yüzyıllar sonra da adımız hatırlansa iyi ya da kötü...
keseceksen eğer sadece dilimi değil parmaklarımı da kes!...