modernizmi bir tür tüketim çılgınlığı olarak algılamak ve devletin tüketimi hedef alan her türlü imkana kişinin özgürlüğü deyip göz yumması durumunda kişilerde olan her türlü durumlar sömürülür. televizyonların sürekli kişiyi bir tür reklam panosuna bakar hissi vermesi, kredi ve faiz bindirme gibi durumlar, kişileri tam bir köle yapmak için kurulmuş düzendir. birilerinin zengin olmasının nedeni pazardır, dolayısıyla daha fazla alman gerekir, hatta bu firmalar seni buna her türlü zorlarlar. mesela bazı ürünlerin bir tarafı bozulduğunda onu değiştirmek mümkün değildir. yenisini almak zorundasın, bu da daha fazla harcaman demektir. ayrıca yapılan araştırmalar evlerin büyük oranda büyüdüğünü göstermektedir, bunun nedeni de ihtiyaç duymamıza rağmen bir sürü şeye sahip olmamızdır. yani tüketmek için tüketen, kredi alıp köleleşen, faizlerle sürünen birer köle haline dönüştürülüyoruz. ayrıca moda denen şey tamamen pazarların isteklerine göre estetik algı oluşturması ve her sene yeni ürün çıkartıp kişilerin eski de kalan ürünlerinin fark edilmesini sağlaması da tam bir tüketim hizmetidir. amaç senin ayakkabın mı bu, ne zaman adın, bu eskidi değip seni bir nevi küçük düşürmektir. yani kişilerin değerlerini sömüren modernizm değil, modernizm adı altında kapitalzimin tüketim çılgınlığını bize sunan emperyalist güçlerdir. yoksa bilim devleti olmanın kimseye zararı yoktur. modernizmi eleştirmek saçmadır, sadece modernizmi bize bu diye bir kalıp olarak sunanların, sistem olarak dayattıklarını eleştirmemiz gerekir.