16 yaşındaydı.
çok önceden keşfettiği interneti daha yeni yeni keşfettiği vücuduna alet ediyordu.
kızarmış gözlerle sayfayı yukarıdan aşağı hızlı hızlı tarıyordu. gözleri yanıyordu ama hissetmiyordu.
artık hissetmiyordu. eskiden sahip olduğu duyguları, değerleri kaybetmişti.
ama şu an
bunları fark edemeyecek kadar meşguldü.
bu aralar aslında hep meşguldü. kafasında milyonlarca bilgi vardı karma karışık, kirli.
aslıda onlar beyninin içindeki hışırtılı çöplerdi. çevresindeki her şeye kendi pisliğini bulaştıran.
kızarmış gözlerle sayfayı yukarıdan aşağı hızlı hızlı tarıyordu. şarkıda söylendiği gibiydi aynı.
hatırlayamadı bir an. kelimelerin ulaştırdığı duygu vardı ama kelimeler yoktu
gereksiz bilgilerle şişmanlamış beynini çalıştırmak istedi. sahi hangi ara bu kadar şişmanlamıştı?
bunu düşünmeye bile üşendiğini fark etti bir an.
geç de olsa aradığı kelimeleri hatırladı.
"güzel vücutlar boş suratlar"
bu zor hatırladığı kolay cümle beynini çok meşgul etmedi. onun acelesi vardı...
kızarmış gözlerle sayfayı yukarıdan aşağı hızlı hızlı tarıyordu.
derken farklı bir şey gördü.
siyah beyaz bir resimdeki bir çift göz. bağırıyor muydu fısıldıyor muydu bu iki daire?
uykusunun en tatlı yerinde uyandırılan insan gibi hisseti kendini.
eskiden sahip olduğu değerleri gördü orada. onların ne demek olduğunu hatırladı.
tüm sayfayı kaplayan o yüz o kadar temiz gözüktü ki bir an
geri kalan her şeyin kiri 16 yaşındaki çocuğun gözüne battı.
kızarmış gözlerle sayfaya bakıyordu kımıldamadan.
yaşlar düştü gözünden.
çok saçmaydı.