üniversitenin ilk yılı. ingilizce diye bir ders koymuşlar ki nefret ederim. neyse muafiyeti varmış efenim. bir de kolay oluyormuş ki. tabii ben yine ümitsizim ''onu bile geçemem herhalde'' falan diye takılıyorum ortalıkta. sınav günü geldi çattı. sınav öğle arası. gittim okula. oturdum sıranın birine. kalemi falan hazırladım. dzzzt! hata! öğrenci kimliğim yanımda değil. neden? çünkü unuttum. neden unuttum? bir mal olduğum için unuttum. kimliksiz de almıyorlar sınava. görevli hocalardan biri öğrenci belgesi de olur dedi sınavın başlamasına 10 dakika var öğrenci işleri de fakülteye uzak biraz. neyse yapacak bi' şey yok. bi' umut belki geçerim diye koştur koştur öğrenci işlerine gittim. niye gidiyorsam, öğle arası kimse yok tabii. geri döndüm fakülteye. hayır zaten alamamışım öğrenci belgesini ama koştur koştur dönüyorum yine neymiş sınavdakilerin dikkati dağılmasınmış. bak bak kafaya bak. her neyse. yine görevli hocalardan biri ''ingilizce hocasına söyle kabul ederse alırım seni sınava'' dedi. söyledim. kabul etti mi etmedi tabii ki. ben de paşa paşa aldım ingilizce'yi. iyi ki alfabeden başladık. kadın da iyi kadındı sevdim. ama boşu boşuna sinir stres.