determinist sujelerin kaotik evrendeki majoritesi

entry28 galeri
    15.
  1. --spoiler--
    Lacan'ın imgesel olarak tanımladığı arkaik dönemin kurucu öğesi olan 'ayna evresi', 'ben' olanın kendi ilksel örgütlenmesini gerçekleştirdiği kişisel tarihe karşılık gelir. 1936 yılında Marienbad'ta düzenlenen Uluslararası Psikanaliz Kongresi'nde Lacan, psikanaliz çevreleri tarafından ciddiye alınmamış olsa da gerçekleştirmiş olduğu sunumuyla, parçalanmış beden ve onun paranoid bir manevrayla 'sahte bütünlük' kazanması sürecini, taklite dayalı infantil bir eylem dizgesi etrafında anlatır. Buna göre yaşamının ilk altı ayı sonrasında, ayna imgesinde yansıyan sureti tarafından ele geçirilmiş olan çocuk, halihazırda parçalara ayrılmış olduğu bedensel varlığı (Corps Morcelé) bütünleme çabasıyla aynadaki imgeye sarılır ve yaşamakta olduğu kaygı uyandırıcı durumdan ontolojik bir 'estetik operasyon' aracılığıyla kurtulmuş olur. Parçalanma sürecinin 'öteki'nin beden imgesi üzerinden ve yabancılaşma yoluyla aşıldığı bu kaçınılmaz durum, bölünmüş olma yanılsamasıyla kendi cehennemini yaşayan ilksel 'ben'i, başka bir beden, bakış ve ses imgesinin içine hapseder. Lacan'ın birincil özdeşleşme alanı olarak tanımladığı 'ayna evresi', yabancılaşmış bir 'kendilik' imgesine sahip olan 'ben'in arkaik narsisizminin de temellerini oluşturur. 'Olmak' eyleminin, bir 'öteki' üzerinden kendini mümkün kıldığı bu dönem, aynı zamanda 'ben'in sahte bir kendilik dahilinde özünü erittiği, yok ettiği bir varoluşsal zorunluluktur. Çocuk, aynadaki yansımasıyla özdeşleştiğinde iki türlü kayıp yaşar; birincisi, parçalara ayrılmış gerçekliğinin kaybı, diğeri ise özdeşleşme sürecine rağmen hiçbir zaman ulaşamayacağı o yansıyan-kışkırtan imgenin kaybı...
    --spoiler--
    0 ...