mehmet ali birand

entry1376 galeri
    1244.
  1. Çokları gibi ben de 32.Gün'le 1986'da Thatcher röportajı ile tanıştım. O güne dek devlet televizyonunda sadece dev­let büyüklerimiz "demeç dikte ettirirlerdi". "TRT soru sormaz"dı. Hele Thatcher gibi dünya çapında bir liderle görüşüp, onu sıkıştırmak sözkonusu bile olamazdı.

    Oysa 32. Gün daha yayın hayatının ilk aylarında büyük bir fırsat yakalamış ve Thatcher'dan rande­vu almıştı.

    Görüşmenin yapıldığı günlerde tesadüfen ben de Londra'daydım. Röportajdan sonra BBC Türk­çe Servisi'nde karşılaştığım Birand'ın gözlerindeki parıltıyı hala unutamam. Mesleğe yeni başlamış bir muhabirin heyecanı için­deydi.

    Kafasındaki her şe­yi sormuş ve çok güzel ya­nıtlar almıştı. Nefis bir program olacağını düşü­nüyordu. Henüz Türki­ye'yi tanımıyordu.

    Sonra neler olduğunu Birand'ın yeni kitabı "32. Gün"ü okuyunca öğren­dim. Röportaj yayına ha­zır hale gelince Birand, karşısında "denetim haz­retlerini" bulmuş. Hazret hemen bir soruya ta­kılmış. O soruda Birand "Özal gibi Thatcher'ın da uyguladıkları politikalarla büyük bir işsiz ordusu yarattıklarını" söylüyor ve "Bu bir başarısızlık değil midir" diye soruyormuş. TRT bu soruyla Özal'ın suçlandığı gerekçesiyle makası konuşturmuş ve o soruyu çıkartmış.

    Ama Birand'ı daha da çok şaşırtan gelişme ya­yından sonra TRT’ye yağan telefonlardı, öfkeli iz­leyiciler arayıp "Nasıl olur da bir Türk gazetecisi ingiliz Başbakanı'nın karşısında bacak bacak üstü­ne atarak konuşur" diye soruyorlardı. Birand şaşkı­na dönmüştü. "Niçin bacak bacak üstüne atamaya­caktım ki" diye soruyordu: "Bir Fransız, bir Alman, bir Amerikalı gazeteci yere çömelip de mi soru so­ruyordu?"

    Birand daha sonraki söyleşilerinde de bacak ba­cak üstüne atmaya devam etti. Çünkü bunun, kar­şısındakine saygısızlıkla ilgisi yoktu. Oysa muha­tabı karşısında "el pençe divan durmak" ezik bir gazetecilik anlayışını simgeliyordu.

    Zamanla hepimiz röportaj yaparken bacakları­mızı eğip bükmemeyi öğrendik. TRT’ye gelen tep­ki telefonları da azaldı. Ve bizler bacak bacak üs­tünde dünya liderlerine soru sorarken izleyici bun­dan gururlanmaya başladı.

    * *

    Çoğu zaman düşünmüşümdür; belki de bu başa­rının ardındaki nedenlerden biri bizim toplumsal aşağılık kompleksimizdir. Nihayet bir Türk'ün, bir dünya lideri karşısında bacak bacak üstüne atarak ezilmeden çatır çatır sorular sorması gururumuzu okşadı, komplekslerimizi yatıştırdı ve zamanla bu röportajlar çoğaldıkça 32. Gün de hepimiz adına dünyayla yarışan bir markaya dönüştü.

    Başarının ardında yatan bir başka neden de Birand'ın yurtdışında yaşıyor olmasıydı. Bu sayede olaylara dışardan, önyargısız ve korkusuzca baka­biliyordu. Programda en hassas konuların üzerine uluslararası gazetecilik kıstaslarıyla ve cesaretle yü­rüyebiliyordu. (can dündar-yağmurdan sonra)
    2 ...