askerlik anıları

entry624 galeri
    329.
  1. x-ray cihazının başına beni sorumlu olarak verdiler. askerliği yaptığım yerin stratejik öneminden dolayı da bin tane kağıda imza attırdılar.

    akıllıyım sandılar beni, ehemmiyetli bi işi bana verdiler.

    başımdaki astsubay püf noktaları anlatıyor bana.

    "silah yok, cep telefonu, sarj aleti yok. kesici, delici alet yok. elektronik eşyaların bir kısmı yok. o yok, bu yok. yoğun organik madde yok, cart yok curt yok."

    saydı bir sürü şey, elime de bir kitapçı verdiler. "bugün oku, yarın cihaz sende" dediler. emredersiniz, dedim akşam karavanasında patlıcan kızartma vardı koşa koşa gittim yerken kitapçığı okudum, nöbetime çıktı, öyle böyle. ertesi gün oldu.

    geçtim cihazın başına, kralı benim artık oraların. istediğimi sokarım, istemediğimi sokmam. istediğimi uğraştırırım falan. yetki bende. başımdaki astsubay benden daha az sorumluluk sahibi orada öyle diyeyim, pek ses çıkartmıyor bana. albayın emri.

    ilk bir hafta tv izlerken yakalandım. cihazı da açık bırakıyordum yaslanıp tv izliyordum. neler geçti allah bilir. ahah. az biraz kalay yedim. çok komadı. zaten yüzsüzün arsızın tekiyim. alay komutanı bana hasta ama. ona güveniyorum. astsubay falan siklemiyorum.

    denetleme geldi çattı. o gelcek bu gelcek, ben tabi muafım, geçiyorum aletin başına, tv izliyorum. cep telefonu yasak ama size yasak bana değil. candy crush falan oynuyorum. birileri geldi.

    cumhuriyet başsavcısı, tuğgeneral, 2 adet albay, yarbaylar binbaşılar yüzbaşılar. hepsi ip gibi

    başsavcı geldi önce, telefonu koydu cihaza. çalıştırmadım. astsubay "çalıştırsana" diyor. "yok", dedim amına koyim, "cep telefonu var".

    "olsun, olsun olum başımızı mı yakıcan çalıştır şunu"

    çalıştırır mıyım? enayi miyim ben amk? birsürü kağıda imza atmışım. 2. ağır mahkemede yargılanırım lan. kitapta yazıyor.

    "hayır" deyip tel örgüden kafamı uzatıp, "savcım telefon yasak" dedim. pis pis bana baktı şoförüne verdi. o sırada paşayla diğer subaylar da beni sikecek gibi bakıyorlar. vallahi umrumda olmaz.

    savcı geçti, öttü.

    "savcım öttünüz tekrar alayım sizi." dedim astsubay kafayı yiyor. avret gibi beni çimdikliyor alttan. bölük komutanı beni yiyor gözüyle, paşa oralı değil. alay komutanı şok olmuş.

    geri çıktı savcı. "sanırım kemeriniz ötüyor" dedim. kemeri çıkarttırdım adama. tekrar geçti. yine öttü.

    astsubaya baktım kafasını ellerinin arasına almış. "geçsin" diyor.

    bırakır mıyım amına koyim.

    "savcım lütfen" dedim geri çıktı.

    "hızlıca, koşar gibi geçin" dedim.

    koskoca savcı ceylan gibi seke seke x-ray'den geçti. ötmedi bu sefer. paşa geldi. tekmil falan yok. görevdeyim, emir böyle. isterse veririz.

    adamın her yeri demir. arkasındaki subayına bir şey verip geçti. öttü.

    tekmil verip,

    "tekrar komutanım" dedim. astsubay öksürüyor. kıpkırmızı olmuş adam.

    geri çıktı. yine ağır ağır geçti. öttü tabi.

    bana baktı, ben de ona. geri çıktı efendi gibi. harici ceketi çıkartıp tekrar geçicek.

    "komutanım savcım gibi geçerseniz sorun olmaz." dedim.

    astsubayın gözleri dolmuştu. onu göremiyor dışardakiler. benim hemen yanımda. dizimi sikti attı yumruklaya yumruklaya,

    "anamızı siktin anamızı. seni nerden verdiler buraya." falan feryad figan.

    paşamı da sektire sektire içeri soktum. bunlar başsavıyla beraber ilerlediler.

    alay komutanı yaklaştı. aram iyi tabi,

    "komutanım ehehe"

    "senin belanı sikicem" deyip soyundu, dökündü seke seke geçti.

    altıma sıçıyorum ama gülmekten bunlar öyle seke seke x-ray'e koştukça

    astsubay ağlıyor, ben gülmekten geberiyorum.

    diğer albay da sekti.

    biraz puffladım o sekerken. tombul bi adamdı çünkü çok komik oldu, ahaha.

    bölük komutanı geldi.

    "akşam vukuat tekmilini sen lojmana gelip bana vereceksin" dedi.

    "emredersiniz komutanım" diye bas bas bağırdım.

    "hoplatıcan mı beni de?" dedi.

    "estağfurullah komutanım, buyrun" dedim.

    düz geçti, ötmedi. işi biliyor tabi adam ötecek yoğunlukta şeyleri almamış üstüne. giderken dönüp bana baktı, astsubaya gözüyle işaret etti, gitti.

    bunlar gözden kaybolunca astsubay başıma daldı. eliyle tuttu beni sallıyor.

    "napıyorsun amına koyim napıyorsun?"

    "sakin olun ya, ben burda sorumluluklarımın derdindeyim, sizin tuzunuz kuru. başınız yanmaz tabi" dedim.

    "hay başını sikeyim, sana yetki verip, okutanı sikeyim" diye diye gitti.

    akşamleyin mesai bitti. ortalık sakin. yemekhanedeyim, bulaşmaya adam arıyorum. bölük komutanı yukarı geldi yemekhaneye. ayağa kalktım tabi, şaşırdım. ne geliyon amına koyim çağırtsana.

    eliyle işaret ediyor gel gel, diğer elinde telefon. aldım telefonu "alo" dedim.

    "olum sen ibne misin?" dedi birisi bana.

    "yoo" dedim. bölük komutanına dönüp "bana ibne misin diye soruyorlar" dedim.

    "tekmilini ver ibneyim" de dedi.

    tekmili verdim. "değilim komutanım" dedim.

    bizim albaymış arayan. bir yakınımdan torpilliydim. laf demedi pek o yüzden, kapattık.

    bölük komutanına telefonu verip selamımı çaktım. yüzüme bakıyor. yemek soğudu amına koyim.

    "senle sabah görüşürüz" dedi. gitti.

    sabah oldu içtimaya çıktık. kimse bişi demedi. albay üstüme gelmemelerini söyledi sanırım.

    o astsubay da 3 ay bana bela okudu götveren.
    5 ...