1927'de yüzde 11 olan okur yazarlık oranı 1935'de yüzde 20,4'e, 1950'de yüzde 33,6'ya, 1960'ta yüzde 39.5'e, 2008 yılında yüzde 85.71'e, 2013 yılında yüzde 95,78e ulaşmıştır.
Rakamlar, haklı mazeret ve gerekçeler ileri sürülebilse dahi, cumhuriyet hükumetlerinin, 2000li yıllara kadar devam ettirilen okuma yazma seferberliğinde yakın tarihlere kadar başarılı olamadıklarını açıkça göstermektedir.
Ayrıca bu konuda da çok önemli bölgesel farklılıklar vardır. Doğu ve Güneydoğudaki 6 ilde her 4 kadından biri okuma yazma bilmemektedir.
Asıl vurgulanması ve üzerinde durulması gereken husus ise okuryazar sayısının artmasının okuma alışkanlığının gelişmesinde pek fazla etkili olamamasıdır.
Türkiye'de yılda 23 milyon adet, Japonya'da ise 4 milyar 200 milyon kitap basılmaktadır. Yıllık ortalama kitap harcaması AB ülkelerinde 500, Türkiye'de 2 dolar düzeyindedir.
Konuyla ilgili anketlere göre öğretim üyelerinin yüzde 21.9'u sadece akademik yayın okuyor. Öğretmenlerin yüzde 8i hiç kitap okumuyor. Yüzde 28i ayda bir kitap alıyor.
Bazı ülkelerde düzenli kitap okuma oranları: Amerikada %12, Japonyada % 14, ingiltere ve Fransada % 21, Türkiyede % 0, 01 (yani on binde bir.)
Türkiye bu konuda Birleşmiş Milletler insani Gelişim Raporuna göre 173 ülke arasında 86. sırada yer almaktadır.
yukarıdaki bağlantı da japonya'da bir şiir türü ile ilgili basılan dergilerin sayısı var. senin derdin latin, arap, çin, japon, hint alfabesi kullanman değil halkın okumayı sevmiyor.