açıköğretim fakültesi

entry506 galeri
    300.
  1. insanın gelişiminin en etkin yolu başka insanlarla yüz yüze etkileşimle olur. en güçlü öğrenmeler karşılıklı düşünce alış verişi ile oluyor. bu açıdan elbette ki bi örgün eğitimin yerini tutmaz. öğrencinin kendisi gibi olan diğer öğrencilerden görüp edindiği davranış kalıpları yoluyla zengin sosyalleşme imkanından yoksun olması da ayrı bir eksiğidir.

    bu eksikliklerine rağmen küçümsenmeyi de hak etmez. kendini bir alanda gerçekten geliştirecek kimse için iyi bir fırsattır. örneğin tarihe ilgisi olan biri, sağdan soldan gelişigüzel tarih kitapları okumayla düzenli, objektif ve nitelikli tarih birikimine sahip olması zordur. açık öğretim fakültesi böyle birisi için uygun bir yol haritası sunar, öğrenme karmaşıklığı giderip iyi bir eğitim çerçevesi işlevi görür. tabi bu durum ikinci üniversite okuyanlar için daha çok geçerlidir.

    kaldı ki, kendi gördüklerimden biliyorum, örgün üniversite okuyup da 4 yıl boyunca, yoklama alınan derslere mecburiyetten girip, zamanının en önemli kısmını cafe ve barlarda geçiren, sınavları son anda bulunmuş notlardan çalışarak veya kopya çekerek güç bela geçen, okuduğu bölümün içeriğini pek de edinmeden mezun olan pek çok örnek de var..

    açıköğretim fakültesinde okuyanları, küçümseyenler, aşağılayanlar kendi entelektüel yavanlığı hakkında fikir verirler aslında. kim imkanı ve fırsatı olsa örgün eğitimde okumayı tercih eder ki?. ya üniversiteyi kazanacak zihinsel kapasiteden, ya da üniversite okuyacak parasal imkandan yoksun olup çalışmak zorunda oldukları için insanlar açıköğretimi tercih ediyor. emek harcanmayıp doğuştan sahip olunan zeka ve baba parası ile övünmek saçma olduğu gibi, bunlardan kısmen yoksun kimseleri küçümsemek de biraz şımarıkça...

    her ülkede bu türden eğitim imkanı sunan kurumlar var. bunlar olmalı. örgün eğitimin yerini tam tutamazsa da açıköğretimin ülke insanın eğitimine küçümsenmeyecek katkı yaptığını düşünüyorum.
    4 ...