Rüşvet alırken suçüstü yakalanan ülke, kendisine rüşvet veren ülkeyi tehdit ediyordu yani...
ingiltere Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve Adalet Bakanı, apar topar başsavcıyı çağırdılar.
Ne oldu biliyor musunuz?
Suudilerin yakası bırakıldı.
Ve, resmen şu açıklama yapıldı:
"Hukuk üstündür... Ama hukuk, ingiltere nin çıkarlarından üstün değildir!"
*
ingiltere, işte bu.
Hani şu bize, AB normları dersi veren ingiltere!
Zat-ı şahanenin, tıpış tıpış Londra Belediye Başkanı nın bile ayağına gitme sebebi de, bu.
*
Bakın, "rüşvet" dedim, aklıma geldi.
Zat-ı şahane, ingiltere Kraliçesi’ne ne hediye etti?
Abbas Paşa nın elyazmalarını.
Abbas Paşa kim?
Osmanlı ya karşı ingiltere yi tutan Mısır Valisi...
Hatta, o da rüşvet almış, iskenderiye-Kahire demiryolunu ingilizlere vermişti!
*
"Osmanlı" dedik, oradan devam edelim...
Malum, bu zat-ı şahane, Mekke deki Osmanlı kalesi Ecyad ı yıkacaktı... imza kampanyaları açmış, Kültür Bakanlığımız kınamış, TBMM de özel oturum yapmış, Suudi Büyükelçisi ni Dışişleri ne çağırıp fırçalamış, UNESCO ya falan şikáyet etmiştik.
Netice?
Çatır çatır yıktı!
Yerine diktiği binaların en iyi müşterisi kim oldu?
Biz.
Üstelik...
Bu zat-ı şahane, Ecyad ı yıkarken, Cidde de bir evi restore etmiş, kapısına da şu tabelayı asmıştı:
"Bu ev, Türklere karşı savaş vermemize yardımcı olan Lawrence in karargáhıdır!"
*
Bitirmeden, ilave edeyim...
Bizim "hele bi yık" diye höt zöt yaptığımız günlerde, zat-ı şahanenin sesi olarak bilinen Okaz Gazetesi, hangi manşeti atmıştı?
"Dünyada, tarihe saygı hakkında konuşacak en son ülke, Türkiye dir!"
Vallahi haklıymış... Kendi payıma özür dilerim.
NOT:
Madalya ekibinin Gazze yi kurtarmak için israil-Filistin barışını sağladığı dakikalarda, Gabar da şehit olan evlatlarımızı da yarın yazarız artık!