"... Türkler Araplarin dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra bu din... Türk milletinin millî rabitalarini (baglarini) gevsetti millî hislerini, millî heyecanini uyusturdu. Bu pek tabi idi, cünkü Muhammed'in kurdugu dinin gayesi bütün milliyetlerin fevkinde samil, bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri "ümmet" kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaga, hayatlarini Allah (sözcügünün) her yerde yükselmesine hasretmege mecburdurlar. Bununla beraber Allah'a, kendi lisaninda degil, Allah'in Arap kavmine gönderdigi Arapca kitapla ibadet ve münacatta (Tanri'ya yalvarida) bulunacakti. Arapca ögrenmedikce, Allah'a ne dedigini bilemeyecekti. Bu (durum) karsisinda Türk milleti bir cok asirlar ne yaptigini, ne yapacagini bilmeksizin, adeta bir (sözcügünün anlamini) bilmedigi halde Kur'ân'i ezberlemekten beyni sulanmis hafizlara döndüler..."
(Bu satirlar Atatürk'ün kendi el yazisiyle kaleme alinmis olup "Türk Tarihinin Ana Hatlari" adli kitab'da yer almistir. Özgün belgesi "Anitkabir Kütüphanesinde, ve Fotokopisi" Türk Tarih Kurumu"nda ve ayrica "Genel Kurmay Baskanligina Bagli Askeri Tarih ve Stratejik Etüdler Baskanligi'nda" bulunmakta. Bu belgeler ve fotokopiler icin Kemalist Devrim, 2. Din ve Allah (Kaynak Yayinlari 19953cü Baski. sh. 239. Ayrica Prof. Dr. Afet inan "Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk'ün El Yazilari" (Türk Tarih Kurumu Basimevi, Ankara 1938.sh. 366 ve d.)
Dikkat edilecegi gibi Atatürk, islâm seriâti'nin Türk'ün bünyesine yatkin düsmedigini, Türk milletini gerilettigini bildirmekte.