sıkıcı olmayan hikayeler

entry20 galeri
    6.
  1. boş masaya oturduğumda ne kadarda sakindim.hani insan evine girdiğinde tüm bedenini bir huzur kaplar ya,işte o denli sakindim.Masada oturmuş çayımı ahmak gibi yudumlarken aklıma telefonumun uzun zamandır çalmadığı geldi.Elimi cebime attığımda, telefonun sessizde unuttuğumu gördüm.15 cevapsız arama vardı.Dünkü uykusuzluğun üstüne rahatsız edilmemek çokta bencilce bi hareket sayılmazdı.Arkadaşlarım birgünde olsa bensiz yapabilirlerdi.Fakat annem için aynısını söyleyemezdim.Öyle ki anneme,dışarda olduğumu ve geç kalmıcağıma dair ufak bi mesaj atmıştım.çok değil aradan 15 dakika geçmemişti bile oturduğum masaya doğru,yanıma bir garsonun gelmekte olduğunu gördüm.Onu görünce ayağa kalkıp,toparlanmaya başladım zaten zeynepte gelmemişti.Garson yanıma gelip ''-bey efendi bu kartı bana sizden önce aynı masaya oturan bir bayan size vermem için verdi.''dedi.Acaba dedim o olabilir miydi?yıllar süren ilişkimizde beni çok iyi tanıdığını biliyordum.elbette ki bende zeynebi iyi tanıyordum.Ancak bu kadarını zeynebin akıl etceği,aklımın ucundan geçmezdi.Kartı garsonun elinden,o kadar çabuk aldım ki garsonun garip bakışlarına maruz kalmıştım.Sanki haraç veriyordu bana,yada kaybolan yıllarımı..Önemsemedim,kartı inceledim,üstünde bir telefon numarası yazıyordu ve bir isim...
    zeyneple tanışmadan öncesiydi üniversiteye giderken,etrafımdaki arkadaş çevremdeki herkes hep bir ciddi ilişki içersindeydi.olmayanlar bile,olmaya direnen gençler gibi arayış içersindeydiler.benimse o tür işleri kafama pek taktığım söylenemezdi.çünkü arkadaşlarım bana yetiyordu.kadınlarla beraber olmayı elbette her erkek gibi bende seviyordum.fakat yurtdışında, isviçrede doğduğumdan mıdır,yada küçüklüğümü geçirdiğim o cennet gibi mahalle ve dostlarımdan mıdır bilinmez,düşünce tarzım farklıydı.arkadaşlarıma önem veren biriydim değerler bozulmayıp,tabiki karşılıklı devam ettiği sürece.bu bir çok kadını rahatsız etmek yerine,onları bana doğru çekiyordu.Üçüncü sınıfın sömester tatiline az bir vakit kalmıştı,sınavlar bitmek üzereydi.Ayşegül ismindeki kız arkadaşım benle aynı ortak dersi alırken,sıra arkadaşıydık ve aynı zamanda aralarda beraber oturur sohbet ederdik.Öyle ki bi ders arasında, ayşegül yanıma gelip bana,hiç ciddi ilişki düşünüp düşünmediğimi sordu.haliyle afalladım.-neden?ciddi bir ilişkiye ihtiyaç duyayım ki diye sordum.nede olsa çevremde yeterince güzel kadın vardı.bunu sadece cinsellikle kıyaslamasını istemedim.o yüzden ekleyerek'''-dostlarım,kadın erkek fark etmez yanımda oldukları sürece,ciddi birine hiç ihtiyaç duymadığımı söyledim.Neticede ayşegülünde 3 yıllık bir ilişkisi vardı.bana tecrübelerinden bahsetti,ciddi bir ilişkinin güzel yanlarından dinledikçede hoşuma gitmişti.değerin son raddeye geldiği o anlardı ciddi bir ilişkide,kişiye verilen yüksek değer ve sadakat.Tamam dedim.Peki dedim denk gelirse ciddi ilişkiye başlarım.Ayşegül hemen araya girdi,''-bugün seni çok yakın bir arkadaşımla tanıştırcam dedi.Merak etmeme izin vermeyip elini cebine atıp,cep telefonunu çıkardı.hemen fotoğraf galerisine girip bana mavi gözlü,esmer tenli,derin bakışları olan güzel zeynebi gösterdi.adı zeynep dedi.benimle aynı bölümde okuyo,radyo televizyon yani.gülümsedim.içimi sıcak bir heycan kapladı.bu kadınla tanışma isteğimin vakit geçtikçe,saatler birbirini kovaladıkça arttığını gördüm.O günü hiç unutmam,sonradan öğrendim zeynepten,meğer ayşegül bizi tanıştırmak için kaç hafta önceden hazırlık yapıyomuş.Zeynepte benimle tanışcağı günü zaten biliyomuş.Çünkü Ayşegül hanım,aynı senaryoyu onada çevirmiş.Zeyneple tanıştığımız gün dışarı çıktık,zeynep kırmızı şarap aşığı bi kadınmış,ayşegülden öğrenmiştim.o gün kırmızı şarap ve saatlerin saniyeler gibi gelen, hoş birgün geçirdik.sabaha karşı eve dönerken,zeynep kafası hafif çakır elimden tutup,evine davet etmişti.Evlerine doğru giderken aklımda uçuşan sorular vardı.Acaba ilk günden benle beraber mi olmak istiyodu yoksa her zaman olduğu gibi herkes istediğini aldıktan sonra kendi yoluna mı devam edicekti?.kısa bir vapur seyahati ve 10 dakikalık el ele ağır adımlarla yürüyüş sonrası,izmir karşıyaka çarşının içersinde buldum kendimi.eve girdik,salona geçer geçmez zeynep kendini koltuğa bırakmıştı.yüzüne baktığımda,tatlı yorgunluk ve huzur verici bir gülümseme vardı.yanına gittim.koltuk 2 kişilik olmasada,o kucağıma oturmuş daha doğrusu yatmış,başını göğsüme dayamıştı bile.sessizlikk hakimdi odada.sadece zeynebin derin nefes alış-verişleri kulağımı çınlatıyordu.tarifi imkansız anlardan birini yaşıyordum.Çünkü daha önce birçok kadının evine gitmiştim.sebebi hep belliydi,karşılıklı olarak tatmin olmak.Ancak bu sefer ki duygu farklıydı.içine huzur karıştırılmış,duygu patlamasını yaşarken,tıpkı bir kadını tatmin ederkenki o zevki yaşıyordum.zeynebin göğsüme yatarkenki o yüz ifadesi,o kadar benzerdiler ki alışılmışın dışındaydık.Farkı anlamakla kalmadım,hissetmiştim.Koltukta geçen yarım saatlik vakit,zeynep uyanmasın diye sırt bölgemdeki dayanılmaz acıyı umursamam hep değişik duygulara vesile oldu.En sonunda zeynebi kucaklayıp yatağına yatırmaya karar verdim.Onu kucaklarken gözlerini hafifçe araladı.''Uyu uyu yok bişey'' dedim.Yatak odasının yol tarifini alırken,onu yalnız bırakmamamı söyledi ve göğsümün ne kadar rahat olduğunu söyledi.Çok garipti,yıllar utanma duygumu törpülememe yardım etmişti.halbuki utanma duygusunun harekete geçmesinin,kişiylede alakalı olduğunu o gece anladım.Çünkü söyleyen zeynep olsada,yüzümün hafifçe kızarmasını beklemiyordum.Tamam dedim.Seni elbette yalnız bırakmam,sen benim minik kelebeğimsin..dedim. Şaşırdım affalladım.Minik kelebekte neyin nesiydi?bana neler olmuştu.ilk saniyeler kendimi aptal gibi hissettim.Aşık olmak belkide bazen aptal olmayı gerektiriyordu.Ayşegülün ciddi ilişkisinden bahsettiği o şeyler aklıma geldi.Gülümsedim tebessüm etmem devam etti,minik kelebeğim yanıma kıvrıldı,başı göğsümde uykuya dalmıştı.Ben ise o anı nasıl ölümsüzleştiririm diye düşünürken,uykusuzluğun bu derece güzel olabilceğini tahmin dahi edememiştim.

    (devamı gelecek)
    0 ...