zamanında büyük bir sultan varmış. koskoca sultan tabi tüm ülke hizmetinde. bir eli yağda diğeri balda. birgün sultanın canı çok sıkılmış pazara inmiş. pazarda fukara bir köylü ve cılız atını görmüş. sultan 'durun şu köylüyle biraz dalga geçeyimde keyfim yerine gelsin' diye kafasından geçirmiş. hemen veziri ile haber gönderip köylüyü huzuruna çağırtmış.
sultan: seni pazarda gördüm yanındaki atınıda çok beğendim tam bana göre. söyle bana ne kadar altın istersin atın için, demiş. ve içinden gülmeye başlamış şaşkınlıktan bayılacak gibi olan garip köylüyü görünce.
köylü biraz kendini toparladıkan sonra: sultanın bu cılız at size göre değildir. bana 2 kese altın verin ben bunu 3 ay bir güzel besleyip size öyle getireyim, demiş.
bu fikir sultanın da hoşuna gitmiş. hemen vezire emir verip köylüye 2 kese altın verilmiş. altınları kapan köylü hızla sultanın huzurundan ayrılmış.
aradan aylar geçmiş sultanın canı yine sıkılmış. * veziri çağırtıp ülkenin en keriz insanlarının listesini çıkartmasını istemiş. vezir hemen işe koyulmuş bir hafta sonunda listeyi hazırlayıp sultana vermiş.
sultan listeyi eline almış, bir de bakmış listenin en başında kendi ismi. öfkeden çılgına dönmüş. ama akıllı vezirinin bunu bir sebepten ötürü yaptığından şüphesi yokmuş. o yüzden vezirine isminin neden listenin başında olduğunu sormuş.
vezir sakin bir şekilde: hani aylar önce pazarda bir köylünün cılız atı için 2 kese altın vermiştiniz ya.
sultan: evet, verdim.
vezir: işte o yüzden sizi listenin başına yazdım.
sultan: ama köylü atı besleyip geri getireceğini söylemişti.
vezir: tamam o zaman köylü atını geri getirirse sizin adınızı siler, onun adını listenin başına yazarız sultanım, der.
kıssadan hisse; biz götü çoktan kaybetmişizdir, artık terör lanetlemekle yada ıraka girmekle kurtulmaz.