uludağ'dan ekşiye geçenlerde olması muhtemel, eski türk filmlerinde rastladığımız, istanbul'daki yalıya besleme olarak gelmiş taşra kişisinin ruh hali.
malumunuz gelen kişi herşeye hayrandır, önce bir üstbaşa çeki düzen verilir, örgülü saçlar çözülür (kahramanımız kız sa), dildeki şive yok edilmeye çalışılır falan.
sözümüz bu tür bir değişimi geçirmeyi kabullenen yazarlardır ve umalım istisna olsunlar.
madem bunu becerebiliyordunuz da burada niye yapmadınız diye sorarlar adama.
onlar taşra'dan gitmediler oraya, kısa süre içinde, eksikleri olmakla beraber hiç de küçümsenemeyecek başarı elde etmiş bir sözlükten gidiyorlar.
ha, filmlerde taşradan gidip sonunda evin hanımefendisi olan kızlar da yok değil, hatta çoğunlukta ama mesele kendin olabilmekte, o yazma yeteneğine, o yeteneğin altını dolduracak bilgiye, gerektiğinde mizahi duyguya sahip olmakta. bunlar varsa var, yoksa yok, istersen uzaya git.