eskiden kömür alan insanların poşetlerinden dökülen kömürleri topladığın meydanlarda insanların gülerek oynadığını görmek.
iki günde bir alabildiğin ekmeğin her markette satıldığını, yıkık dökük harabe evlerin artık lüks apartmanlar olduğunu, soğuktan donduğun evlerde insanların merkezi sistemle ısındığını, eski 2 katlı okulunun artık olmadığı, yerine süper teknolojik bir okul yapıldığını, çocukken kardeşinin sütün pahalı olmasından dolayı şekerli su içtiği, leş gibi olan parklarda artık çocukların ellerinde kola şişeleriyle, meyvesularıyla dolaştığını görmek.
memleketinin o umutsuz, her an birinin ölebileceği bir kent olmaktan çıkıp bir büyükşehire dönüştüğünü görmek.
sonra büyüdüğün kasabaya gitmek. terk edilmiş evleri, dükkanları, parkları görmek. dedenin yaptığı kırık dökük tahta evinizin yıkılmak üzere olduğunu, içinde size dair hiçbir şey kalmadığını görmek.
çocukluğunuzun geçtiği sokaklar artık bir hayalet şehir, sanki orada kimse yaşamamış gibi, hiçkimse gülmemiş, kimse ağlamamış gibi. tek bir insanı bırak tek bir kedi dahi olmadığını görmek.