Geçen gün dershaneden çıktık arkadaşlarla 7 gibi. Yürüyorduk boş boş sonra burcuyu (eski sevgilim, hayatta en çok sevdiğim varlık) gördüm. Okulda nerdeyse hiç görmediğim için afalladım. Arkadaşlarıma görüşürüz dedim ve burcu şimdi nereye gitmiştir diye düşündüm. Otobüs durağının oraya baktım ve bingo orada bekliyordu. Otobüs gelene kadar çaktırmadan onu seyrettim. O sırada gözlerimden yaşlar aktı gitti. Otobüs kalktı ve hayatımda yaptığım en slow yürüyüşle tekele girdim. Iki bira aldım. Geçtim bir kuytuya. içtim, ağladım, şarkı dinledim. Onun en çok sevdiği bana attığı şarkıları dinledim. Uzun uzun oturdum sonra eve gittim. Yüzümde öyle mağlup bir ifade vardı ki eve geldiğimde annem niye geç kaldın bile demedi. Duşa girdim ve sonra yattım hemen. Saatlerce yattım ama uyumadım. Onu düşündüm, onunlayken ne kadar mutlu olduğumu, gittiğimiz ilk filmi, gittiğimiz ilk kafeyi. Evet sevlili sözlük, arkadaşlarım bana sürekli ondan çok daha fazla seveceğim biriyle karşılaşacağımı söylüyor. Ama ben buna hiçbir zaman inanmayı başaramadım. Defalarca intihar etmeyi düşündüm. Hayat beni daha ne kadar mutsuz edebilirdi. Ama yaşamaya devam ediyoruz. Sırf bizi sevenler üzülmesin, dünyaları başlarına yıkılmasın diye. Yani içimde bir umut olduğu için sürdürmüyorum hayatı sadece başkalarını düşündüğüm için. Birisi bana gelip 70 yaşına kadar yalnız yaşayacaksın ama 70 yaşında burcuyla evleneceksin lakin bir günlük ömrün kalmış olacak kabul ediyor musun? Evet kardeşim sonuna kadar evet. içimde şu an şöyle bir istek var. Ben yine bir gün akşam üzeri onu durakta görücem. Yanına gidicem içimde ne var ne yok söyliycem. Onu evine kadar yürüyerek bırakıcam. Yürürken birbirimize söyleyemediğimiz ne varsa söyliycez. Ama en sonu mutlu olacak. Sanırım en büyük ama aynı zamanda en imkansız hayalim bu. Işte böyle sözlük.